9. Sınıf Yeni Müfredata Uygun Dil Anlatım Cevapları (2014)
1.İLETİŞİM
2.a)İnsanoğlunun çevresiyle iletişim kurmak için başvurduğu yollar zaman içerisinde teknolojinin de gelişmesiyle hayli mesafe kat etmiştir.
b) Söylenemez;çünkü iletişim sadece insanlar arasında vardır.
3.İnternet,telefon sıklıkla kullandığımız anlaşma araçlarıdır.
4) Olabilir.
5)Atatürk ilke ve inkılaplarıyla basın özgürlüğü arasında ilişki kurulabilir.
4) İletişim ……………………………………….İÇİN ÖNEMLİDİR.
Ø Hayatın gereği olduğu için önemlidir.
Ø Hayatın akışını sağladığı için önemlidir.
Ø İnsanlar arasında gelişmeyi sağladığı için önemlidir.
Ø Kişileri birbirine bağlayarak, onların sosyal bir grup halinde uyum içinde yaşamalarına yardımcı olduğu için önemlidir.
Ø Belli
bir toplumda insanın kendinden önce var olan kuralları öğrenmesi, değer
ve inançları benimsemesi ve buna uygun olarak kendisine verilen rolleri
oynaması yani toplumsallaşyı sağladığı için önemlidir.
Ø Bireylerin kendi amaçları doğrultusunda ortak bir amaçta birleşerek toplumsal örgütlenmelerin kurulmasında da rol oynadığı için ÖNEMLİDİR.
SAYFA 12
B.Metinde Haşmet Gülkokan ve sakatatçı arasında geçen iletişim ögeleri
Gönderici(konuşan): “Haşmet Gülkokan” –Gülüm,bizim ciğer
Alıcı(dinleyen):sakatatçı –Hazır Haşmet Bey
İleti(mesaj) : ciğer
Kanal: hava
Şifre:kullanılan dil
Dönüt: -Hazır Haşmet Bey
Bağlam: hâl-alışveriş ortamı (Genellikle üstü kapalıpazar yeri.)
SAYFA 13:
a)İletişimde alıcı iletiyi almaya niyetli ve anlayacak seviyede ise iletişim gerçekleşir.Aksi durumlarda iletişim gerçekleşmez.
b) Alıcı,
göndericinin iletisini almaya niyetli ve anlayacak
seviyede olmaldır. Gönderici ile alıcının ortaklıkları ne kadar fazla
ise iletişim o kadar etkili oiur (ortak deneyim, ortak bilgi birikimi,
ortak dil özellikleri vb.)
· 7) yeşil yapraklar: bahar
· Kardan adam: kış
· Duman: yangın
· Siyah bulut: yağmur
· Bayrak : Türkiye (bağımsızlık da denebilir)
8) doğal gösterge-sosyal gösterge-dil göstergesi
b) Gösterge ve Türleri:
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
Kendi dışında başka bir şeyi gösteren, düşündüren, onun yerini alabilen, kelime, nesne, görünüş ve olgulara gösterge denir.
Türleri:
a) Dil Göstergesi: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer.
b) Doğal Gösterge: Ülkelerin doğal güzellikleri, yaprakların sararması,siyah bulutlar,güneşin doğması-batması…
C) Sosyal Gösterge: Trafik ışıkları, görgü kuralları,sigara içilmez levhaları,okulların açılması…
EK BİLGİ: İletişim Kurarken Kullanılan Göstergeler Nelerdir?
* Dil göstergeleri: Söz veya yazıyla gerçekleştirilen her türlü eylem bu gruba girer. İnsan duygu ve düşüncelerini en iyi şekilde dil ile anlatır. Dille gerçekleştirilen iletişim resim, şekil, işaret ve vücut diliyle yapılan iletişimden daha güçlü ve daha kullanılışlıdır.
* Dil dışı göstergeler: Resim, şekil, işaret, hareket, jest ve mimikler bu gruba girer.
9a) Dil göstergelerin oluşabilmesi için varlığı anlatan sesler bir arada düşünülmelidir.
b) ek tablo:
SAYFA 14) EK BİLGİ: Dil göstergeleriyle ilgili sunumu inceleyebilirsiniz.
a) Jest ve mimiklerle gösterebilir.
b) Resimde kullanılan dil dışı ögeler:
Haşmet Gülkokan’ın jest ve mimikleri
Fiyat etiketleri
Trafik lambaları, trafik işaret levhaları
c) En etkili iletişim dille yapılan olduğundan dil dışı göstergelerle yapılan iletişim pek de sağlıklı ve etkili olmayabilirdi.
SAYFA 15:
b) İletişim gerçekleşmez.
c) İletinin alıcıya ulaşması için göndericinin bunu doğru şekilde ifade etmesi önemlidir.Ancakiletişimin
hangi ortamda (bağlamda) gerçekleştiği de bir o kadar önemlidir.Örneğin
yüksek sesli müzik dinlenilen bir yerde sağlıklı iletişimden söz etmek
pek mümkün değildir.
12-13-14-15'i metne göre cevaplayınız.
SAYFA 16:
2)
3.Ambulans: hasta itfaiye: yangın
4) cevabı için bknz. Sayfa 11 4.soru
5)Atatürk
bu sözle basının bir toplumun ortak ve genel duyguları ve fikirlerinin
yansıtıcısı olduğunu belirtmiştir.Günümüz basın dünyası da halkın ortak
duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır.
ÖLÇME-DEĞERLENDİRME
1)
Gönderici: Firdevs Hanım
Alıcı: Kırkayak Hanife Hanım
İleti: "Dışarı mı çıkıyordun?"
Dönüt: "Çıkıyordum amma acelesi yok."
Bağlam: ev
Kanal: Hava
Şifre: Dil
2) Jest ve mimikler,gazete,sabun
3) s.a.b.u.n >varlığı anlatan sesler =sabun(varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
g.a.z.e.t.e> varlığı anlatan sesler=gazete (varlığı gösteren kelime) >dil göstergesi
4) B
5)
· gösteren ve gösterilen
· Alıcı
7)
(y)
(d)
(d)
SAYFA 18
2.İNSAN-İLETİŞİM VE
DİL
HAZIRLIK:
1
Birinci resimde insan ve hayvan arasında bir
iletişim kurulmak istense de aynı kaynaktan
iletişim sağlanmadığı için varsayımlar üzerinde yürümektedir. Diğer resimde iletişim aynı türden varlıklar
arasında diyalog sağlandığı için iletişim gerçekleşmiştir.
2
Hayvanların yaptıkları davranışlar içgüdüseldir
ve neyi neden ve niçin yaptıklarını bilmezler ve kendilerini geliştirmezler ama
insanlar sürekli sorgulayan, değiştiren, geliştiren bir varlıktır.
Dil; her ne kadar bir anlaşma aracı olarak
tanımlansa da dil, milletlerin gelişmesine rehberlik eden, geçmişiyle geleceği
arasında köprü görevi gören bir kültür mîrasıdır. Diline ve dinine sahip
çıkmayan milletler kısa zamanda kendi değerlerinden koparak başka egemen
milletlerin sömürgesi hâline gelirler. Onun içindir ki dilimizi ve dinimizi
titiz bir şekilde korumamız ve yozlaştırmadan bir sonraki nesle aynen
aktarmalıyız. Bir milleti diğer milletlerden ayıran en önemli fark o milletin
kendi kültürüdür. Kültürü oluşturan unsurların en başında da dil ve din gelir.
Çünkü kültür dile ve dine bağlıdır. Bütün kültür faaliyetlerinin temelinde
bunun ikisi yatar. İnsanlar onlarla bilgi edinir, onlarla yaşar.
Sayfa 20:
ESKİCİ METNİ-REFİK
HALİT KARAY
METİN SORULARI:
1)
Hasan kendi halinde sessiz, peltek konuşan
biridir. Filistin’in ücra kasabasında yaşamakta ve buranın dilini
bilmemektedir.
2)
Filistin’in ücra kasabasında dilini bilmediği
insanların arasında yaşamaktadır ve ihtiyaç duyduğu şey ise kendisi gibi
konuşabileceği, anlaşabileceği birilerini bulmak.
3)
Ana dilini konuşan kimsenin olmaması onu hayattan koparırken bu dili konuşan bir eskici görmesi ve onunla
konuşması hayata tekrar bağlamaktadır.
4)
Yalnızlığı…
5)
Hayatın her anında insan konuşma ve anlaşma
ihtiyacı duyar. Kendisiyle aynı dili konuşan birilerini bulamayınca hayatı çok
zorlaşıren temel ihtiyaçlarından biri olan iletişimi sağlayamaz,derdini
anlatamaz,yaşamı oldukça zor bir hal alır.
6)
A) Aynı dili kullanmaları
b) tanışmak
c) Dil yetisi olmayan kişilerde iletişim
eksik kalır. Diğer iletişim vasıtalarını kullanmak zorunda kalırlar.
ç) jest ve mimikler,işaretlerdir.
d) Aynı dil göstergelerini yani aynı dili
bilmeleri gerekir.
B) DİL-İNSAN İLİŞKİSİ
Pek
çok bilimadamı insan iletişimini diğer iletişim sistemlerinden üstün kılan
davranışın 'konuşma yoluyla dili kullanabilme' olduğu görüşünde birleşmektedir.
Dil, insanların iletişimde bulunmak amacı ile geliştirdikleri bir anlaşma
aracıdır. Başka deyişle, dilin birinci işlevi iletişimdir. Bu işlevi yerine
getirmede dil, insanların düşünce, duygu, istek, deneyim v.b. yaşantılarını
birbirlerine aktarabilmelerini; dış dünyayı yorumlayarak kendi dünyalarına
getirebilmelerini sağlayan; "bu zaman ve bu yerden, o zaman ve o yer
hakkında düşünerek bu düşünü yansıtabilmelerine" ve insanın "kendi
kendini keşfetmesine" olanak veren bir araç olma özelliği taşımaktadır.
Sayfa 21.
a)
. İletişimde aynı dil göstergesini kullanan
insanlar zaman zaman jest ve mimiklerini
kullanarak da anlaşma sağlayabilirler. Hatta bazı zaman bu anlaşma şekli dil
göstergesinden daha etkili olabilmektedir.
b)
Jest ve mimikler,resimler,semboller…
2.etkinlik:
Dilin doğuşu
Dilin nasıl oluştuğunu kesin olarak bilebilmenin bir yolu
yoktur. İzleri yarım milyon yıl öncesine kadar dayanan insan yaşamına
bakıldığında insanların bu işi nasıl geliştirdiklerine dair bir kanıt
bulunamamıştır. Bu kanıt boşluğunda birçok teori ortaya atılmıştır.
1) Tanrısal Teori: Allah
Âdem’i yaratmıştır ve Âdem’in seslendirdiği her canlının ismi o olmuştur. Bir
Hindu inanışına göre lisan evrenin yaratıcısı Brahma'nın eşi tanrıça
Sarasvasti'den gelmektedir. Birçok dinde insanların lisanları ile
yaratıldıkları inancı vardır. Teoriye göre insan denilen varlık tek bir atadan
gelmişse, insanla birlikte gelişen dil de tek bir kökenden gelmiş olmalıdır
2) Yansıma Teorisi: İlk insanlar, çevrelerindeki
sesleri taklit ederek ilkel dilleri oluşturmuşlardır. Modern bütün dillerde
doğal ses yansımalarına karşılık gelen kelimeler bulunmaktadır. Bu da yansıma
teorisini desteklemektedir. Türkçede Vızıltı, mırıltı, fısıltı, gürültü,
çatırtı, patırtı, havlama, horlamagibi kelimeler yansıma kelimelerdir. Buna
rağmen somut olmayan, ses olgusuna sahip olmayan kelimelerin oluşumunu bu teori
ile açıklamak zordur.
3) Ünlemler
Teorisi: İlk insanlar, korkularını, acılarını, sevinçlerini, ruh
hâllerini dışa vuran sesler oluşturmuşlar, böylece dil oluşmuştur.
4) Birlikte İş Teorisi: İlk
insanlar, işleri birlikte yapmaya başlamışlar, birlikte tempo oluşturmuşlardır
7.soru:
insanların hayatında
her zaman geniş ve sürekli kullandıkları iletişim, dil göstergeleridir. Ama toplum hayatındaki
gelişmeler zamanlar bunun dışındaki araçları da bizi kullanmaya itmiştir.
Bunlardan bazıları da zaman içerisinde diğerinden daha etkili olmuştur. Örneğin
sinirli olduğunu söyleyen biri ile kaşları çatan ve hareketleri gergin olan
birinin biz de bıraktığı etki aynı olmaz. Burda bazen dil dışı göstergelerde
etkili olur. Kullanım alanı açısından ise en yaygın olanı dil göstergesidir.
8a) Bir göstergenin
gerçek dünyadaki karşılığına gönderge denir.Gönderge, kendisinden söz edilen
nesne kişi ya da kavramın kendisidir.Sözgelimi vapur kelimesi bir gösterge, vapurun kendisi ise
bir göndergedir.
c. Müftüler, nergislik , kadife, inci çiçeği
3. Metin : GÖNDERGESEL İŞLEV
4. Metin :ALICIYI
HAREKETLENDİRME İŞLEVİ
5. Metin :KANAL KONTROL
İŞLEVİ
6. Metin :HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
7. Metin İL ÖTESİ İŞLEV
8. Metin :ŞİİRSEL İŞLEV
11) a ve b. cevabı:
1 ) İletinin düzenlenme amacı : Ayakkabının
derisi hakkında bilgi vermek.
Dilin işlevi : GÖNDERGESEL İŞLEV
2 ) İletinin düzenlenme amacı : Duygu ve
düşünceyi dile getirmek
Dilin işlevi : HEYECAN BİLDİRME
İŞLEVİ
3 ) İletinin düzenlenme amacı : Harekete
geçirmek
Dilin işlevi : ALICIYI HAREKETLENDİRME
İŞLEVİ
4 ) İletinin düzenlenme amacı : İletişimin
devap edip etmeyeceğini öğrenmek
Dilin işlevi : KANAL KONTROL İŞLEVİ
5 ) İletinin düzenlenme amacı : Dille
ilgili bilgi vermek
Dilin işlevi : DİL ÖTESİ İŞLEV
6 )İletinin düzenlenme amacı : Şiiri ifade
etmek
Dilin işlevi : ŞİİRSEL İŞLEV
ANLAMA
YORUMLAMA
1. İnsan dili kullandığı ölçüde iletişime geçer ve ne kadar iletişim kurarsa
o kadar sosyal bir varlık olur.
3.
Etkinlik
2. KEREM İLE ASLI METNİ
Burada HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ, ŞİİRSEL İŞLEV, KANAL KONTROL
İŞLEVİ ve ALICIYI HAREKETE GEÇİRME İŞLEVİ kullanılmıştır.
Ölçme –
Değerlendirme
1.
Aşağıdakilerden hangisi dilin kaynağı ile ilgili
görüşlerden biri değildir?
CEVAP: E
2.
Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Jest ve mimikler dil dışı iletişim araçlarındandır.
Dil, insanoğlu için en geçerli ve
yaygın iletişim aracıdır.
“Sıfatlar ismi niteleyen kelimelerdir.” cümlesinde dil, DİL ÖTESİ
İŞLEV kullanılmıştır.
3.
Aşağıdaki cümlelerle dilin bu cümlelerde kullanılan işlevlerini
eşleştiriniz.
Ne zaman kitap okumaya başlayacaksın?
DİLİN
KANAL KONTROL İŞLEVİ
Aman Allah’ım, bu ne büyük felaket! HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
Çöller, temel olarak ekvatorun kuzey ve güneyinde 15-40 dereceler
arasında bulunan çok kurak alanlardır. GÖNDERGESEL İŞLEVİ
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına
yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
İletişimde temel amaç anlaşmayı sağlamaktır. ( D )
İletişimde temel amaç anlaşmayı sağlamaktır. ( D )
Dil dışı iletişim araçları ile yapılan iletişim, dille yapılan
iletişimden daha kullanışlıdır. ( Y )
İleti
dille ilgili bilgiler vermek üzere düzenlenmişse dil, dil ötesi işlevde
kullanılmıştır. ( D )
5. Dil-insan
ilişkisinden hareketle dilin insan hayatındaki yeri ile ilgili çıkarımlarda
bulununuz.
3.
DİL KÜLTÜR İLİŞKİSİ
Hazırlık
1. Belli bir dili konuşan insanların oluşturduğu
topluluğa millet denir. Bu milletler bir kimlik etrafında şekillenir. Bunun
neticesinde aynı dili konuşan, aynı kültüre sahip olan aynı duygulara hakim
olan topluluklar meydana gelir. Dil olmasaydı oluşan kimlik insanları bir arada
tutmaya yetmezdi.
2. Bu topluluklar
elbette ki doğal afetler sonucunda ortadan kalkmamıştır. Bu toplulukları
oluşturan insanların artık belli kimlik etrafında toplanacak bir değer
kalmadığı değişim göstererek başka devlet ya da millet olarak varlıklarına
devam etmişlerdir.
3. Ortak bir dil birlikteliği oluşmazdı ve
millet olamazdık.
4. Gösteremezdi bilim ve dil o kadar gelişme
göstermemişti.
1. Etkinlik
“Ya dil olmasaydı!” veya “Dilin varlığı
ne getirdi?” sorularından biri seçilerek kısa bir yazı yazılır. Yazılardan
birkaçı sınıfta okunur.
1.
Metin
SOSYAL
BİR KURUM OLARAK DİL
1. Aynı dili kullanan fertler
nesnelere, canlılara aynı isimleri vermesi sonucu aralarında bir yakınlık
meydana ve bunun sonucunda din, kültür, gelenek, tarih gibi ortak
değerlerle beraber bir millet teşkil eder.
2. Aynı dili kullanan bütün bireyler
duygu ve düşünce dünyasında birbirine yakınlaşırken kullanmayan insanlar
birbirinden oldukça uzaklaşırlar ve bu millet olmanın önündeki en büyük engeldir.
2.
Metin
DİL
VE KÜLTÜR
3.
İnsan önce düşünür, sonra konuşur ve sonra da bunları harekete geçirir.
Konuşan bir insan düşünme aşamasını geçmiştir. Dolayısıyla aynı dili kullanan
topluluklar aynı düşünceleri bir kabın içine koymuş demektir.
4. Dil
oluşturan insanlar sabahtan akşama evde, sokakta , pazarda vs. gibi sürekli
konuşur ve kültürünü yoğurur. Konuşan kişiler farkında olmasa da bir sonraki
kuşağa bir şey bırakır ve kültür ile tarih de bu şekilde ortaya çıkar. Yani dil
kültürün oluşmasında en temel etkendir.
5. Dil,
milli kimliğin oluşmasındaki temel etkenlerden biridir. Dilleri kaybetmiş
milletler mutlaka milli kimliklerini kaybetmişlerdir. Sömürgeci ülkeler
(İngiltere gibi) girdikleri ülkede sadece yer altı ve yer üstü kaynakları
sömürmezler, o milletin dili ile bağını koparıp asimile etmenin yoluna
bakarlar.
6. a. Hukuk, Edebiyat, Ekonomi, Felsefe, Tarih, Gündelik
Yaşam,
b.
3. Metin
KÜL TİGİN ABİDESİ (Güney yüzü)
4. Metin
ATASÖZLERİ ( SAVLAR)
7. Türkleri tarihi, siyasi geçmişi, gelenek ve
görenekleri ve zihniyetleri hakkında bilgi verir.
8. Dilin kültür taşıyıcılığı özelliği göstermemektedir.
Dilin kalıcılığı ve tarihin nasıl olduğudur ki bunlarda en önemli
dil kültür bir sonraki kuşağa taşır.
9.Aynı dili konuşan insanların aynı kültür ve
benliklerinin ne olduğunu kendi kuşağına ve bir sonraki kuşağa göstermek
amacıyla yazılması olarak yorumlanabilir.
10. Yine dil vasıtasıyla ki özellikle yazı dili
denilen kültürü bir sonraki kuşağa aktaran en önemli araçtır. Sözlü kültürdeki
birçok atasözü, hikaye, türkü, ağıt, destan… belki unutulmuştur ya da değişerek
günümüze gelmiştir ama yazıya geçenler artık değişmesi mümkün değildir.
2. Etkinlik
Araştırma sonuçlarından hareketle
dil-kültür ilişkisini anlatan kısa yazılar YAZINIZ.
5.
Metin
VERMEK VE ÖTESİ
11. Buradaki
metinde özellikler ağız özellikleri ve konuşma dili esere yansıtılmıştır.
12.
YAZI DİLİ
|
KONUŞMA DİLİ
|
medeniyet dili
|
günlük dil
|
kalıcılık
|
geÇİCİ
|
devlete
|
ferde
|
DİL KURALLARINA UYULUR
|
DİL KURALLARINA UYULMAZ
|
3. Etkinlik
Yapılan araştırmalar doğrultusunda soru
cevap yöntemi ile Türkçenin özellikleri aşağıdaki ölçütlere göre belirlenir.
a. Lehçe ve ağız terimlerinin
anlamları
a. LEHÇE: Bir dilin tarih içerisinde
bilinmeyen bir dönemde kendinden ayrılmış olup büyük farklılıklar gösteren
kollarına denir. Örn: Çuvaşça, Yakutça
AĞIZ : Bir ülke içinde aynı dilin farklı konuşma
şekillerine denir. Yörelere göre söyleyiş farklılıkları vardır ama yazılış
aynıdır. Örn: Karadeniz ağzı,
Ege ağzı…
b. Ağızlardan birinin zamanla ortak kültür
dili durumuna gelmesi
b. Milli edebiyat döneminde İstanbul
ağzı ortak yazı dili haline gelmiştir ki bugün kullandığımız yazı
dili budur.
c. Ortak dilin resmî dil ve ilmî dil ile
ilişkisi
c. Kullanılan ortak dilimiz Türkiye
Türkçesinin oluşmasını ve bunun sonucunda halkın devletin ve okulların
aynı dili kullanması hem resmi dili hem de ilmi dilin oluşmasını sağlamıştır.
ç. Ortak kültür dilinin yazı dili olarak
kullanılması
ç. Yazı dilimizin İstanbul ağzı
belirlenmesi ortak kültürümüz oluşmasına vesile olmuştur.
6.
Metin
AKILLI GIZ
13.
Vermek ve Ötesi daha anlaşılabilir nedeni bizim konuşma dilimize yakınken
diğeri Türkçenin lehçesiyle yazılmıştır.
14.
—► “Ne bilem azım vamıyo sook suya,
teze ekmeğe.” cümlesi ağız özelliği taşır.
—► “Garip gız aglap-eñräp yola
düşen” cümlesi lehçe özelliği taşır.
14.
Lehçe, bir dilden tarihi bilinmeyen devirlerde ayrıldığı için anlaşılması
zordur ve tabir yerindeyse yeni bir dil öğrenmek gibidir, ama ağızlar
bizim coğrafyamızda konuşulduğu için kolayca anlaşılır. Yazıya aktarımı
konusunda lehçenin yazıya aktarımı zorken diğeri değil.
15.
a. Vermek
ve Ötesi’nde yöresel ve söyleyiş farklılıkları ama Akıllı Gız metninde ses,
yapı ve söz dizimi faklılıkları göze çarpmaktadır.
b. Ağız: İstanbul Ağzı, Konya Ağzı, Trabzon
Ağzı, Burdu Ağzı…
Lehçe:
Çuvaşça ve Yakutça
16. a.
a. Argo:
Bir sosyal sınıfın, bir meslek grubunun ya da bir topluluğun üyelerinin
kullandığı, genel dilin sözcüklerine yeni anlamlar yükleyerek ya da yeni
sözcükler, deyimler katarak oluşturulan özel dil. Bir toplumda geçerli genel
dilden ayrı, ama ondan türemiş olan, yalnızca belli çevrelerce kullanılan,
toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü bir sözcük, deyim ve
deyişlerden oluşan argonun, ayrı bir grameri yoktur.
Argo,
anadil içinde sonradan türetilmiş bir yardımcı dil olarak konuşulur. Temelde
sözlü ve doğal bir dildir. Argo sürekli değişen ve gelişen özel bir dil olmakla
birlikte oluşumunu bazı genel ilkelere bağlamak mümkündür. Sıfatlardan cins
isim türetme, eski ve bölge dili sözlerinden yararlanma, genel dildeki
sözcüklerin biçimlerini bozma, yabancı kökenli sözcük kullanma, sözcüklerin
anlamlarını kaydırma ve değiştirme bu ilkelerin başlıcalarıdır. Türk argosu
eski İstanbul’un külhanbeyi ve tulumbacı çevrelerinde gelişmiştir.
Rakı’ya
“anzarot”, polis”e “aynasız”, kâğıt paraya “papel” vs. demek; boş ver, abayı
yakmak, açıktan almak, boş koymak gibi deyişler argo içinde zikredilir.
b. b. Bir ilişkisi vardır . (Yukarıdaki cevabın içinde
ilişkisi yazmaktadır.)
Anlama – Yorumlama
1.Resimlere göre herkes kendi bulunduğu yörenin konuşma
diliyle anlaşsa da yazı dilimiz İstanbul Türkçesi olduğu için çok anlaşıp
iletişime geçebilmekteyiz.
2.
2.
Dilin kalıcılığını ve kültür taşıyıcılığı özelliği gösterir. Dildeki birçok
kelime, kavram, atasözü …. Doğar, gelişir ve halkın duygu ve düşüncelerine göre
bazıları ya ölür bazıları günümüzü de geçip yarına kalır. Bu şekilde eskiye
dair ne varsa bir sonraki kuşağa kalmıştır.
3. Aşağıdaki şemayı yorumlayınız.
3.
İnsanları kendi yörelerinde istedikleri şekilde yöresel özellikleriyle
konuşabilirler. Ama ortak bir dil oluşturmak için bizler İstanbul ağzını
yazı dili olarak seçtik ve bunun sonucunda bir ortak dilimiz, bir yazı dili ve
bir ilim dilimiz oldu. Bugün okullarda ve üniversiteler Türkiye yaşayan ve
hangi yöresel söyleyişleri kullanırsa kullansın hangi etnik kimliği bağlı
olursa olsun aynı yazı diliyle iletişime geçtiğimiz için kendimize ait
bir ilim dilimiz mevcuttur.
4. Etkinlik
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden
hangisi dil-kültür ilişkisi için söylenemez?
CEVAP: C
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan
yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Ulusal sınırlar içinde kullanılan bir
dilin, farklı coğrafi bölgelerdeki söyleyiş biçimine AĞIZ denir.
Bir dilin tarihî, siyasi, sosyal ve
kültürel sebeplerle çeşitli bölgelerde zamanla ses, yapı ve kelime dağarcığı
bakımından önemli farklarla birbirinden ayrılan kollarına LEHÇE denir.
3. Aşağıda verilen Türk dillerini Türkiye
Türkçesine göre lehçe ve ağız olma durumu doğrultusunda eşleştiriniz.
3.
Tatar’ın konuştuğu
Türkçe
: LEHÇE
Ispartalının konuştuğu
Türkçe
: AĞIZ
Elâzığlının konuştuğu
Türkçe
: AĞIZ
Türkmen’in konuştuğu
Türkçe
: LEHÇE
Kırgız’ın konuştuğu
Türkçe
: LEHÇE
4. Aşağıdaki cümlelerin
karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir ülkede konuşulan ağızlar içinde
yaygınlaşarak hâkim duruma geçen ve herkes tarafından benimsenip kullanılan
dile konuşma dili denir. ( D )
Konuşma dili birçok ağza ayrıldığı
hâlde, yazı dili daha birleştirici özellik taşır. ( D )
Konuşma dili, kuşaklara ve bireylere
bağlı olarak varlığını devam ettirdiği için bireylerle birlikte o da kaybolur. (
Y )
5. “Bulunduğu coğrafyanın
iklimi, tabiat şartları, bitki örtüsü, hayvan varlığı dilin muhtevasını
belirler. Söz gelişi Araplar ‘deve’ için pek çok kelime kullanırken Eskimolar
‘buz’ ve ‘kar’ için yüzlerce kelime oluşturmuşlardır.“
A. Bican ERCİLASUN’un bu sözlerinden
dil-kültür ilişkisi ile ilgili hangi sonuçlara ulaşılabilir?
5.
İnsanları yaşadığı birçok özellikler onların kelime hazinesine de etki eder.
Ünite Sonu Ölçme – Değerlendirme
1. Hababam Sınıfı metninde dilin kaç farklı işlevde kullanıldığını ve bu işlevlerde iletinin düzenlenme amacını belirleyiniz.
1. 1 ) İletinin düzenlenme amacı : Alıcıya iletiyi doğrudan göndermek
Dilin işlevi : GÖNDERGESEL İŞLEV
Edebiyat… Sembolizm demektir.”
2 ) İletinin düzenlenme amacı : Duygu ve düşünceyi dile getirmek
Dilin işlevi : HEYECAN BİLDİRME İŞLEVİ
“Küstah!” diye çıkıştı, “Sen nasıl olur da bir büyük şaire.”
3 ) İletinin düzenlenme amacı : Harekete geçirmek
Dilin işlevi : ALICIYI HAREKETLENDİRME İŞLEVİ
“Sahne açılmışken Piyale’ye söyleyelim, bir piyes de biz oynayalım“
4 ) İletinin düzenlenme amacı : İletişimin devap edip etmeyeceğini öğrenmek
Dilin işlevi : KANAL KONTROL İŞLEVİ
“Otello’yu mu oynayalım?”
5 )İletinin düzenlenme amacı : Şiiri ifade etmek
Dilin işlevi : ŞİİRSEL İŞLEV
“Âteş doludur, tutma yanarsın
Karşında şu gülgûn piyâle!”
2. Hababam Sınıfı metninde geçen bir iletişim sürecini ele alarak bu süreçteki iletişim öğelerini iletişim tablosu üzerinde gösteriniz.
2.
3. Hababam Sınıfı metninde
geçen “bir biçimine getir-”, “edebiyatçı geçinen Refüze”, “dersin
kaynatılması” kelime gruplarının argo olup olmadığını argonun
özelliklerini dikkate alarak söyleviniz.
3. “bir biçime getir-“ ve “dersin kaynatılması” argo iken “edebiyatçı geçinen Refüze” argo değildir.
4.ERKİN KUŞ
Melek kebi gözel bir kuş
Tal şahige kelib kondi.
Dedim: “Kuşça, yanimge tüş,
Yaş könglimge elem toldi.
NAZLI DİLBER
Ala gözlü benli dilber
Bir gün gelsen bize doğru.
Seni sevdim can u dilden
Çekme kendin naza doğru.
Özbek şair Aybek’e ait olan Erkin Kuş (Hür Kuş) ve Âşık Veysel’e ait olan Nazlı Dilberşiirlerinde kullanılan dil İstanbul Türkçesine göre değerlendirildiğinde neler söylenebilir?
Özbek
şairin yazdığı ses, yapı ve kelime dağarcığı olarak diğerinden
farklıdır. Nazlı Dilber’de ağız yani konuşma diline ait özellikler
varken diğerinde lehçe özellikleri vardır.
5. Aşağıdakilerden hangisi iletişim ögelerinden biri değildir?
A) İleti
B) Alıcı
C) Gönderge
D) Şifre
E) Kanal
Cevap:c
6. “Eyvah, bunlarda mı başıma gelecekti!
Vay başıma gelenler…”
Yukarıdaki cümlede dil hangi işlevde kullanılmıştır?
A) Heyecana bağlı işlev
B) Kanalı kontrol işlevi
C) Dil ötesi işlev
D) Göndergesel işlev
E) Şiirsel işlev
Cevap: A
7. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dil GÖNDERGESEL işlevde kullanıldığında iletinin iletmek istediği husus, iletinin kendinde aranmalıdır.
GÖSTERGE kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren onun yerini alabilen nesne, görünüş ve olgudur.
İletişimde, iletişimi sağlayan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortama BAĞLAM denir.
8. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Her gösterge, gösteren ve göndergeden oluşur. ( D )
İletişimde işaretle anlatmadan sembollerle (dil göstergesiyle) anlatmaya geçişte zamana ihtiyaç yoktur. ( Y )
Türkiye Türkçesinde ilmî dil İstanbul ağzıdır. ( D )
9. Dille sağlanan iletişimle dil dışı ögelerle sağlanan iletişimin farkı nedir?
9.
Dille sağlanan iletişim insanların daha kolay anlaşabilmelerini
sağlayan bir unsurdur. Dil dışı göstergeler ise dille sağlayan iletişimi
destekler.
10. Dilin toplum yaşamındaki önemi nedir?
10.
Toplumların oluşmasında en büyük etken aynı dille yazmaları ve yazı
dili oluşturmalarıdır. Yazı dili , kültür dili olan toplumlar bir arada
yaşamaları daha kolay olur.
2. ÜNİTE - (Dillerin Sınıflandırılması)
1. DİLLERİN
SINIFLANDIRILMASI
Hazırlık
1. Yandaki haritada
görüldüğü gibi “X” dilini konuşan ve 1 milyon kişiden oluşan “A” milletinin
yarısının, değişik nedenlerden dolayı 200 yıl gibi bir sürede işaret edilen
yere göç ettiği varsayılırsa bu milletin dili ve geleceği hakkında neler
söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
1. A milleti 200 yıl sonraki değişimleri
ile dilleri aynı şekilde kalmaz. Çünkü diğer bölgelere göç ettiklerinden göç
esnasında değişen ulusları görüp onların dillerini etkilerler ya da onlardan
bir şeyler alırlar. Yani 200 yıl önceki haliyle kalmaz. Milli benlikleri aynı
şekilde kalmaz.
2. Aşağıdaki çocuklar
arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi kurulabilir? Neden? Sözlü olarak ifade
ediniz.
2. Şekillerine bakarak sadece hangi etnik
kimliğe sahip oldukları hakkında yorum yapsak da akrabalık hakkında bir
çıkarım sadece dilleri hakkında olabilir.
3. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı,
Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti
için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler
içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin kısacası bugün
kendi milliyetinin, her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor.
Türk dili Türk milletinin kalbidir, dilidir.” sözleriyle Mustafa
Kemal Atatürk Türk milletinin varlığını neye bağlamaktadır?
3. Türk milletinin geçirdiği bütün
felaketlere rağmen ayakta kalmasını Türk diline bağlamaktadır. Türk milleti
varsa Türk dili sayesinde olmuştur.
İnceleme
1.
Metin
YERYÜZÜNDEKİ DİLLER
1. Yeryüzündeki Diller metnine göre dil
ailelerinin oluşumunda belirleyici unsurlar nelerdir? Tartışınız. Sonuçları
maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Dil akrabalığı, dillerin ses dizgesi,
biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri,
yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığını ortaya koyan
ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz
hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel
gelişmeleri aydınlık olan ögeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar
durumundadır.
1. Etkinlik
Öğretmen, gruplardan
belirleyeceği kişilere dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl
gruplandığını sorar, öğrenciler sorulara cevap verir. Böylece dünya dillerinin
yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığı tespit edilerek tahtaya yazılır.
2. a. Aşağıda, dünya dilleri bir ağaç şeklinde
gösterilmiştir. Verilen bu köken ağacından ve yukarıdaki etkinlikte ulaşılan
sonuçlardan hareketle dillerin köken bakımından nasıl gruplandığını
belirleyerek “köken bakımından dil aileleri”ni bir şema üstünde gösteriniz.
b. Aşağıdaki
tabloda köken bakımından aynı gruba ait olan dillerden bazıları bir arada
verilmiştir. Tablodaki bilgileri inceleyerek bu dillerin aynı dil ailesine ait
olmasının hangi ölçütlerin benzer olmasından kaynaklandığını belirleyiniz.
Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Dünya
dilleri arasındaki
|
Ses
sistemi,
yapı
söz
dizimi bakımından
|
benzerlikleri
dil
ailelerini
oluşturmuştur.
|
2. Etkinlik
a. Dil aileleri
ile ilgili ulaşılan sonuçlardan hareketle sınıfa getirilen dünya haritası
üzerinde dil ailelerine ait yerler gösterilir.
a.
b. Aynı harita
üzerinde Türkçenin konuşulduğu yerler gösterilir.
b.
3. a. Aşağıda tek
heceli, çekimli ve eklemeli dillerin yapı özellikleri örneklendirilmiştir. Bu
örnekleri inceleyerek tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin özelliklerini
noktalı yerlere yazınız.
b. Yaptığınız
araştırmalardan hareketle tek heceli, çekimli ve eklemeli dilleri aşağıdaki
ilgili yere yazınız.
Yapı bakımında diller
|
Özellikleri
|
Hangi diller
|
Tek heceli diller
|
•Sözcükler ek almadan değişime uğramadan
kalmaktadır.•Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka
sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
|
Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya
ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
|
Çekimli diller
|
•Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün
özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.•Çekim sırasında görülen
değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
|
•Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça,
Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
|
Eklemeli diller
|
•Bu dillerde bir veya daha çok heceli
köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.•Köke getirilen yapım ekleri ile
yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
|
•Bu dile en güzel örnek Türkçedir.
Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla
Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve
Afrika dilleri bu gruba girer.
|
4. “Dillerin
Sınıflandırılması ve Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri” ünitesindeki
şemalardan, tablolardan ve araştırma sonuçlarından hareketle Türkçenin köken ve
yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirleyerek tahtaya yazınız.
4. Yapı
Bakımından : Sondan eklemeli
Köken Bakımından: Ural – Altay Dil Ailesinin Altay kolundandır
2. Metin
DİL REFORMU VE ATATÜRK
5. Yukarıdaki metinden
ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ve diller
hakkındaki görüşlerini sözlü olarak ifade ediniz.
5.
6. Araştırma
sonuçlarına bağlı kalarak Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi ile ilgili yaptığı
çalışmaları belirleyip maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni
harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
Anlama – Yorumlama
1. Dil bilimi alanında
yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre dünyada ölü veya yaşayan 3000’in
üzerinde dilin varlığı söz konusudur. Bu durumu dil-millet ilişkisi
çerçevesinde nasıl değerlendirebilirsiniz?
1. Yeryüzünde o kadar çok millet
olduğunu ve bunların bazılarının kendi ait dillerinin olduğunu düşünürsek
bu kadar dil olması son derece normaldir. Her ulus kendi milli bilinci
oluşturmak gayreti içindedir ve bu gayret onları bir dil etrafında
şekillendirdiği için sayı ister istemez 3000’e dayanmaktadır.
2. Ana dili Türkçe
olan biri, Japonca ve Çinceden hangisini daha kolay öğrenebilir? Neden?
Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2. Aynı dil ailesi içinde oluğundan dolayı
Türkçe ile Japonca arasında ses sistemi, yapı ve söz dizimi bakımından
benzerlik vardır.
3. Dil ailesi ağacında
yanda görüldüğü gibi küçük dallar ve yapraklar olsaydı bu yapraklar ve küçük
dallar dilin hangi terimlerini karşılardı?
3. Dillerin kollarını ve dillerin zaman
içerisinde değişip farklılaştığını gösterir.
4. Atatürk’ün
Türk diliyle ilgili görüşleri dikkate alındığında Türkçenin bugünkü durumu ile
ilgili neler söylenebilir?
4. Türkçe yüzyıllardan beri varlığı
sürdüren bir dildir. Zaman zaman çeşitli dillerin etkisinde çok fazla kalsa da
bu durumdan hemen kendin kurtarabilen bir dildir. Sondan eklemeli bir dil olup
yeni eşya ve kavramlara yeni kelimeler türetmek gibi bir sıkıntısı yoktur.
Eskiden göçebe bir millet olduğumuz için bugün hemen hemen bir çok kıtada
Türkçe konuşulmaktadır.
5. Dil Reformu ve
Atatürk metninden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk
dili ile ilgili yaptığı çalışmalardan en önemlisi sizce hangisidir? Neden?
Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
5. Türk Dil Kurumu’nun kurulması…
6. İngilizcedeki
“star, lip” kelimeleriyle, Farsçadaki “sitare, leb” kelimelerinin benzerliğinden
hareketle bu dillerin birbiriyle ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
6. Aynı dil ailesi içinde oldukları
söylenebilir.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi “Ural-Altay Dil Ailesi”
grubuna girmez?
A) Yakutça
B) Fince
C) Hintçe
D) Macarca
E) Türkçe
CEVAP:C
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dünya dilleri YAPI ve KÖKEN bakımından
olmak üzere iki şekilde gruplandırılır.
Türkçe köken
bakımından URAL ALTAY dil ailesi grubuna girer.
Sözcük türetirken
isim ve fiillerin çekiminde köklerin hiç değişmediği
dil grubuna yapı bakımındanÇEKİMLİ (BÜKÜMLÜ) diller
denir.
3. Aşağıdaki
dilleri, yapı ve köken özelliklerine göre doğru şekilde eşleştiriniz.
a.
|
Hint
|
Farsça
|
Hami
|
İbranice
|
|
Ural-Altay Dil Ailesi
|
Japonca
|
|
b.
|
Çekimli Dil
|
Almanca
|
Eklemeli Dil
|
Moğolca
|
|
Tek Heceli Dil
|
Tibetçe
|
4. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Türkçe yapı bakımından
çekimli bir dildir. ( Y )
Eklemeli dillerde
kelimeler köklere getirilen eklerle türetilir. ( D )
İngilizce ve Arapça
yapı bakımından çekimli diller grubuna girer. ( Y )
5. Dil ailesi
ifadesi aşağıdakilerden hangisini anlatmaz?
A) Dillerin yapı
benzerliğini
B) Söz dizimi benzerliğini
C) Söz varlığı
benzerliğini
D) Milletlerin aynı
kökten geldiklerini
E) Dillerin ses
sistemi benzerliğini
CEVAP:D
6. Köken
bakımından dil aileleri kaça ayrılmaktadır?
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe,
Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen
(Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir
kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince,
Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça,
Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça,
Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve
Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince
ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince,
Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe,
Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan
eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay
koluna bağlıdır.
7. Atatürk’ün Türk
dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmalar nelerdir?
7. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin
kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ
GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük
göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl
önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz?
Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel
farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş,
kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli
değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler
tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi
göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı
kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde
Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin
Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk
boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etkilemiş olabilir?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili,
millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla
aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı
Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü
döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda
yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşayan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp
konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi
ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada
Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan
Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur.
Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu
Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1.
Metin
Orhon Yazıtları (Kül
Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe
Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda,
Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye
Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen
kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir
ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur.
Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri
değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır.
tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine
aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin
Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan
bazı kelimeler, bu kelimelerin
Türkiye Türkçesindeki karşılıkları
aşağıda gösterilmiştir. Bu
bilgilere göre Köktürkçe ve
günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri
arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini
göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan
alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe
kelimedir.
3. Araştırma
sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk”
sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde
kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9.
Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9.
yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir.
Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi
ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız.
Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste
değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve
aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran
özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki
temel fark alfabe değişikliğidir.
3.
Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYIK
(Karahanlı Dönemi, 12.
Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi
altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki
şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran
özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde
yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış
yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde
dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler
kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık
bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin
Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla
anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak
ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani
kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk
söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile
yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski
Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları
sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde
farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha
sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini
kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında
çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15.
Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait
yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye
Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin
devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap
ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı
Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar
Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi
kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize
girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20.
Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki
şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu
ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler
hâlinde defterinize yazınız.
a. Değişen önemli
şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve
düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi
onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki
şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan
20. yüzyıla kadar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya
yazınız.
b. Köktürk
alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine
geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler
ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya
başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk
dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve
aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve
kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki
şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine
göre konumunu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre,
Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil
ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin
Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları
tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı
Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve
15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir.
Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve
Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya
başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk
Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si,
Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin
kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda
“Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle
yazılmıştır.
Bu dil göstergelerinin
hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıldan
günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız.
Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin
yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve
düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen
günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen,
Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları
incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin
birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa
getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal,
coğrafi ve siyasi yaşamlarında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin
gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde
konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden
hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde
verilmiştir?
A) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi –
Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe –
Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi
-Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı
Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına
kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda
yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki
bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi
|
Ana Türkçe
|
Türkmen Türkçesi
|
Batı Türkçesi
|
Özbek Türkçesi
|
Kuzey-Doğu Türkçesi
|
4. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk
dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin
günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında
bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin
dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri,
bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı
2.Ünite Sonu Değerlendirme Soruları ve Cevapları
Ünite Sonu Ölçme –
Değerlendirme
1. Türkiye
Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve
daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi
konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi
konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü
ile
D) Kırgız Türkçesi
konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi
konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden
hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca-
Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce-
Farsça
E) Türkçe- Japonca-
Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi
eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses
sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları
bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren
dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. (
D )
Eklemeli gruba giren
dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde
sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden
hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve
Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13.
yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda
Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların
ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin
Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu
Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme
göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden
hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri
değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı
Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım
Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki
eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki
noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları
|
KÖKTÜRK DÖNEMİ
|
Muhakemetü’l-Lügateyn
|
KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ
|
Divan-ı Lügati’t-Türk
|
KARAHANLI TÜRKÇESİ
|
Nutuk
|
TÜRKİYE TÜKÇESİ
|
Yunus Emre Divanı
|
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ
|
9. Türkçenin
XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu
dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem
Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması
verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay
Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu
Türkçesi
E) Osmanlı
Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin
gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin
“Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın
“Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel
örnekleridir.
11. Yapı ve köken
bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı
Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
- Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
- Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
- Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
- Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken)
Diller:
- Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
- Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
- Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü)
Diller:
- Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
- Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
- Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından
Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa
Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe,
Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen
(Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir
kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince,
Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça,
Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça,
Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve
Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince
ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri
Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince,
Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe,
Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan
eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay
koluna bağlıdır.
3. ÜNİTE - Türkçe'nin Sesleri ve Dil Özellikleri
1. DİLLERİN
SINIFLANDIRILMASI
Hazırlık
1. Yandaki haritada
görüldüğü gibi “X” dilini konuşan ve 1 milyon kişiden oluşan “A” milletinin
yarısının, değişik nedenlerden dolayı 200 yıl gibi bir sürede işaret edilen
yere göç ettiği varsayılırsa bu milletin dili ve geleceği hakkında neler
söylenebilir? Tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
1. A milleti 200 yıl sonraki değişimleri
ile dilleri aynı şekilde kalmaz. Çünkü diğer bölgelere göç ettiklerinden göç
esnasında değişen ulusları görüp onların dillerini etkilerler ya da onlardan
bir şeyler alırlar. Yani 200 yıl önceki haliyle kalmaz. Milli benlikleri aynı
şekilde kalmaz.
2. Aşağıdaki çocuklar
arasında nasıl bir akrabalık ilişkisi kurulabilir? Neden? Sözlü olarak ifade
ediniz.
2. Şekillerine bakarak sadece hangi etnik
kimliğe sahip oldukları hakkında yorum yapsak da akrabalık hakkında bir
çıkarım sadece dilleri hakkında olabilir.
3. “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türk halkı,
Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili, Türk milleti
için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler
içinde ahlakının, ananelerinin, hatıralarının, menfaatlerinin kısacası bugün
kendi milliyetinin, her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor.
Türk dili Türk milletinin kalbidir, dilidir.” sözleriyle Mustafa
Kemal Atatürk Türk milletinin varlığını neye bağlamaktadır?
3. Türk milletinin geçirdiği bütün
felaketlere rağmen ayakta kalmasını Türk diline bağlamaktadır. Türk milleti
varsa Türk dili sayesinde olmuştur.
İnceleme
1.
Metin
YERYÜZÜNDEKİ DİLLER
1. Yeryüzündeki Diller metnine göre dil
ailelerinin oluşumunda belirleyici unsurlar nelerdir? Tartışınız. Sonuçları
maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Dil akrabalığı, dillerin ses dizgesi,
biçim, yapı, sözdizimi bakımından kesinliği ortaya çıkan ilişkileri,
yakınlıkları sonucunda beliren bağlılıklardır. Dil akrabalığını ortaya koyan
ilişkiler arasında, özellikle biçim ve yapı yakınlıkları önemlidir. Ayrıca, söz
hazinesi arasındaki benzerlikler de değerlidir; etimolojileri, tarihsel
gelişmeleri aydınlık olan ögeler, akrabalık için sağlam dayanaklar, tanıklar
durumundadır.
1. Etkinlik
Öğretmen, gruplardan
belirleyeceği kişilere dünya dillerinin yapı ve köken bakımından nasıl
gruplandığını sorar, öğrenciler sorulara cevap verir. Böylece dünya dillerinin
yapı ve köken bakımından nasıl gruplandığı tespit edilerek tahtaya yazılır.
2. a. Aşağıda, dünya dilleri bir ağaç şeklinde
gösterilmiştir. Verilen bu köken ağacından ve yukarıdaki etkinlikte ulaşılan
sonuçlardan hareketle dillerin köken bakımından nasıl gruplandığını
belirleyerek “köken bakımından dil aileleri”ni bir şema üstünde gösteriniz.
b. Aşağıdaki
tabloda köken bakımından aynı gruba ait olan dillerden bazıları bir arada
verilmiştir. Tablodaki bilgileri inceleyerek bu dillerin aynı dil ailesine ait
olmasının hangi ölçütlerin benzer olmasından kaynaklandığını belirleyiniz.
Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere yazınız.
Dünya
dilleri arasındaki
|
Ses
sistemi,
yapı
söz
dizimi bakımından
|
benzerlikleri
dil
ailelerini
oluşturmuştur.
|
2. Etkinlik
a. Dil aileleri
ile ilgili ulaşılan sonuçlardan hareketle sınıfa getirilen dünya haritası
üzerinde dil ailelerine ait yerler gösterilir.
a.
b. Aynı harita
üzerinde Türkçenin konuşulduğu yerler gösterilir.
b.
3. a. Aşağıda tek
heceli, çekimli ve eklemeli dillerin yapı özellikleri örneklendirilmiştir. Bu
örnekleri inceleyerek tek heceli, çekimli ve eklemeli dillerin özelliklerini
noktalı yerlere yazınız.
b. Yaptığınız
araştırmalardan hareketle tek heceli, çekimli ve eklemeli dilleri aşağıdaki
ilgili yere yazınız.
Yapı bakımında diller
|
Özellikleri
|
Hangi diller
|
Tek heceli diller
|
•Sözcükler ek almadan değişime uğramadan
kalmaktadır.•Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka
sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
|
Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya
ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
|
Çekimli diller
|
•Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün
özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.•Çekim sırasında görülen
değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
|
•Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça,
Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
|
Eklemeli diller
|
•Bu dillerde bir veya daha çok heceli
köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.•Köke getirilen yapım ekleri ile
yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
|
•Bu dile en güzel örnek Türkçedir.
Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla
Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve
Afrika dilleri bu gruba girer.
|
4. “Dillerin
Sınıflandırılması ve Türkçenin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri” ünitesindeki
şemalardan, tablolardan ve araştırma sonuçlarından hareketle Türkçenin köken ve
yapı bakımından dünya dilleri arasındaki yerini belirleyerek tahtaya yazınız.
4. Yapı
Bakımından : Sondan eklemeli
Köken Bakımından: Ural – Altay Dil Ailesinin Altay kolundandır
2. Metin
DİL REFORMU VE ATATÜRK
5. Yukarıdaki metinden
ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk dili ve diller
hakkındaki görüşlerini sözlü olarak ifade ediniz.
5.
6. Araştırma
sonuçlarına bağlı kalarak Atatürk’ün Türk dilinin gelişmesi ile ilgili yaptığı
çalışmaları belirleyip maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni
harflerin kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
Anlama – Yorumlama
1. Dil bilimi alanında
yapılan çeşitli tespit ve sayımlara göre dünyada ölü veya yaşayan 3000’in
üzerinde dilin varlığı söz konusudur. Bu durumu dil-millet ilişkisi
çerçevesinde nasıl değerlendirebilirsiniz?
1. Yeryüzünde o kadar çok millet
olduğunu ve bunların bazılarının kendi ait dillerinin olduğunu düşünürsek
bu kadar dil olması son derece normaldir. Her ulus kendi milli bilinci
oluşturmak gayreti içindedir ve bu gayret onları bir dil etrafında
şekillendirdiği için sayı ister istemez 3000’e dayanmaktadır.
2. Ana dili Türkçe
olan biri, Japonca ve Çinceden hangisini daha kolay öğrenebilir? Neden?
Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
2. Aynı dil ailesi içinde oluğundan dolayı
Türkçe ile Japonca arasında ses sistemi, yapı ve söz dizimi bakımından
benzerlik vardır.
3. Dil ailesi ağacında
yanda görüldüğü gibi küçük dallar ve yapraklar olsaydı bu yapraklar ve küçük
dallar dilin hangi terimlerini karşılardı?
3. Dillerin kollarını ve dillerin zaman
içerisinde değişip farklılaştığını gösterir.
4. Atatürk’ün
Türk diliyle ilgili görüşleri dikkate alındığında Türkçenin bugünkü durumu ile
ilgili neler söylenebilir?
4. Türkçe yüzyıllardan beri varlığı
sürdüren bir dildir. Zaman zaman çeşitli dillerin etkisinde çok fazla kalsa da
bu durumdan hemen kendin kurtarabilen bir dildir. Sondan eklemeli bir dil olup
yeni eşya ve kavramlara yeni kelimeler türetmek gibi bir sıkıntısı yoktur.
Eskiden göçebe bir millet olduğumuz için bugün hemen hemen bir çok kıtada
Türkçe konuşulmaktadır.
5. Dil Reformu ve
Atatürk metninden ve yaptığınız araştırmalardan hareketle Atatürk’ün Türk
dili ile ilgili yaptığı çalışmalardan en önemlisi sizce hangisidir? Neden?
Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
5. Türk Dil Kurumu’nun kurulması…
6. İngilizcedeki
“star, lip” kelimeleriyle, Farsçadaki “sitare, leb” kelimelerinin benzerliğinden
hareketle bu dillerin birbiriyle ilişkisi hakkında neler söylenebilir?
6. Aynı dil ailesi içinde oldukları
söylenebilir.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden hangisi “Ural-Altay Dil Ailesi”
grubuna girmez?
A) Yakutça
B) Fince
C) Hintçe
D) Macarca
E) Türkçe
CEVAP:C
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Dünya dilleri YAPI ve KÖKEN bakımından
olmak üzere iki şekilde gruplandırılır.
Türkçe köken
bakımından URAL ALTAY dil ailesi grubuna girer.
Sözcük türetirken
isim ve fiillerin çekiminde köklerin hiç değişmediği
dil grubuna yapı bakımındanÇEKİMLİ (BÜKÜMLÜ) diller
denir.
3. Aşağıdaki
dilleri, yapı ve köken özelliklerine göre doğru şekilde eşleştiriniz.
a.
|
Hint
|
Farsça
|
Hami
|
İbranice
|
|
Ural-Altay Dil Ailesi
|
Japonca
|
|
b.
|
Çekimli Dil
|
Almanca
|
Eklemeli Dil
|
Moğolca
|
|
Tek Heceli Dil
|
Tibetçe
|
4. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Türkçe yapı bakımından
çekimli bir dildir. ( Y )
Eklemeli dillerde
kelimeler köklere getirilen eklerle türetilir. ( D )
İngilizce ve Arapça
yapı bakımından çekimli diller grubuna girer. ( Y )
5. Dil ailesi
ifadesi aşağıdakilerden hangisini anlatmaz?
A) Dillerin yapı
benzerliğini
B) Söz dizimi benzerliğini
C) Söz varlığı
benzerliğini
D) Milletlerin aynı
kökten geldiklerini
E) Dillerin ses
sistemi benzerliğini
CEVAP:D
6. Köken
bakımından dil aileleri kaça ayrılmaktadır?
1. Hint – Avrupa Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe,
Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen
(Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir
kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince,
Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça,
Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça,
Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve
Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince
ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince,
Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe,
Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan
eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay
koluna bağlıdır.
7. Atatürk’ün Türk
dilinin gelişmesi için yaptığı çalışmalar nelerdir?
7. Türk Dil Kurumunu kurulumu, yeni harflerin
kabulü ve Güneş Dil Teorisi gibi çalışmaları yapmıştır.
2. TÜRK DİLİNİN TARİHÎ
GELİŞİMİ VE TÜRKİYE TÜRKÇESİ
Hazırlık
1. Binlerce yıllık geçmişe sahip olan, onlarca devlet kuran, çok büyük
göçler ve felaketler yaşayan bir milletin yazı ve konuşma dilinin 2000 yıl
önceki durumuyla 2000 yıl sonraki durumunun aynı olduğunu söyleyebilir misiniz?
Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Söylenemez çünkü konuşma bölgesel
farklılıklara göre daha çabuk gelişme gösterir. Yazı dili ise göç, savaş,
kültür etkileşimi, icatlar gibi unsurların dile katkısından dolayı sürekli
değişim ya da gelişim halindedir. Örnek olarak t>d değişimdir. Eski Türkler
tag derken şimdi ise dag olarak geçmiştir ve bu ses değişimleri kendi
göstermiştir. Bir başka özellik ise alfabenin değişmesi de bu dilin aynı
kalmadığı gösterir.
2. Günümüzde
Moğolistan’dan Balkanlar’a, Sibirya’dan Kerkük’e kadar yayılmış bulunan Türklerin
Latin, Kiril ve Arap alfabelerine dayanan 29 farklı alfabe kullanmaları, Türk
boylarının birbirleriyle olan ilişkilerini ne yönde etkilemiş olabilir?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
2. Olumsuz etkilemiştir. Çünkü aynı dili,
millet ve kültürü taşıyan ama farklı şekilde yazan insanlar zamanla
aralarındaki kopar ve birbirlerine yabancı olurlar.
3. “Kaşgarlı
Mahmut” ve “Divanü Lügati’t-Türk” size Türk dili ile ilgili neyi hatırlatır?
3. Türk dilinin ilk sözlüğü ve sözlü
döneme ait destan, koşuk, sağu ve savları günümüze taşıyan önemli eser.
4. 7-8. yüzyıllarda
yaşayan Kül Tigin ile 20. yüzyılda yaşayan Mustafa Kemal Atatürk’ün karşılaşıp
konuşma imkânı olsaydı ikisi de Türkçe konuşmasına karşın anlaşabilirler miydi?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. Anlaşamazlar çünkü o zamanın Türkçesi
ile şimdiki aynı değildir.
5. Dünyada
Türkçenin birçok lehçesinin konuşulduğunu düşündüğümüzde Türkiye’de konuşulan
Türkçeye, Türkiye Türkçesi mi yoksa sadece Türkçe mi demek daha uygun olur?
Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
5. Türkiye Türkçesi demek daha doğru olur.
Sadece Türkçe dersek Azeri, Kırgız, Tatar, Türkmen gibi Türklerin konuştuğu
Türkçeyi de içine alır.
İnceleme
1.
Metin
Orhon Yazıtları (Kül
Tigin Abidesi)
Doğu yüzü (Köktürkçe
Dönemi, 8. Yüzyıl)
1.Yandaki tabloda,
Köktürkçe ile yazılmış Orhon Yazıtları metninde geçen bazı kelimelerin Türkiye
Türkçesindeki karşılıkları verilmiştir. Orhon Yazıtları metni ve yanda verilen
kelimeler dikkate alındığında Köktürkçe ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir
ilişki kurulabilir?
1. Aralarında çok fazla fark yoktur.
Sadece bazı kelimelerde ses değişimleri olmuştur. Mesela ilgerü>ileri
değişiminde g sesi düşmüş, ama ifade ettiği düşünce ve kavram yine aynıdır.
tik->dik- değişiminde t sesi d ye dönüşmüş ama ifade ettiği anlam yine
aynıdır. Onun için devamı niteliğindedir.
2. Kül Tigin
Abidesi’nin doğu yüzünden alınan Orhon Yazıtları metninde kullanılan
bazı kelimeler, bu kelimelerin
Türkiye Türkçesindeki karşılıkları
aşağıda gösterilmiştir. Bu
bilgilere göre Köktürkçe ve
günümüz Türkiye Türkçesinde kullanılan kelimelerin kökleri
arasındaki fark nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
2. Yine bazı seslerde değişim kendini
göstermiştir ve bu sesler biraz değişerek günümüze gelmiştir. Yani Arapçadan
alınmamış sadece bir ses değişikliği vardır. Yani yabancı kelime değil Türkçe
kelimedir.
3. Araştırma
sonuçlarından ve Orhon Yazıtları metninden hareketle, tarihte ilk defa “Türk”
sözünün hangi yüzyılda kullanıldığını belirleyerek tahtaya yazınız.
3. 8. Yüzyılda ilk defa Orhun Abidelerinde
kullanılmıştır.
2. Metin
(Uygurca Dönemi, 9.
Yüzyıl)
4. Yukarıdaki 9.
yüzyıla ait Uygurca metin Uygur Türkçesi ve Türkiye Türkçesiyle verilmiştir.
Metinlerde koyu renkte gösterilen ifadeler karşılaştırıldığında, Uygur Türkçesi
ile Türkiye Türkçesi arasında nasıl bir ilişkiden söz edilebilir? Tartışınız.
Sonuçları tahtaya yazınız.
4. Sözcük kök ve eklerinde bir iki seste
değişiklik vardır. Kelimeler genel anlamda çıkarımlarda bulunabilmektedir.
5. Yukarıdaki metin ve
aşağıdaki şemadan hareketle Uygur Türkçesini Köktürkçe döneminden ayıran
özellikler nelerdir?
5. Köktürk dönemi ile Uygur dönemi arasındaki
temel fark alfabe değişikliğidir.
3.
Metin
ATEBETÜ’L-HAKAYIK
(Karahanlı Dönemi, 12.
Yüzyıl)
6. 12. yüzyıla ait Atebetü’l-Hakayık metni İslamiyet etkisi
altında gelişen Karahanlı Türkçesi ile yazılmıştır. Bu metinden ve aşağıdaki
şemadan hareketle Karahanlı Türkçesini Türkçenin diğer dönemlerinden ayıran
özellikler nelerdir? Maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
6. İslamiyet etkisinde
yazılmış olan ilk metinlerdir ve Köktürk ve Uygur alfabeleri bırakılmış
yerine Arap alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bunun yanında Arapça kelimelerde
dilimizde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle dini kavram ve kelimeler
kullanılmaya başlanmıştır.
4. Metin
İLAHİ
(Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi, 13. Yüzyıl)
7.
a. Yunus Emre’nin 13. yüzyıla ait İlahi’sini anlaşılırlık
bakımından değerlendiriniz.
7. Daha anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Günümüze ve halk söyleyişine yakındır.
b. Bu şiirin
Köktürkçe, Uygurca ve Karahanlıca ile yazılmış metinlere göre kolaylıkla
anlaşılmasının sebepleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak
ifade ediniz.
b. Değişen kelime çok yoktur. Yani
kelimeler hemen hemen günümüzde kullandığımız gibidir. Günümüze ve halk
söyleyişine yakındır. Özellikle son dörtlük tamamen kullandığımız dile
yakındır. Zaten Yunus Emre de Türkçe çok iyi kullanan tasavvuf şairidir.
8. Aşağıdaki şemadan ve Yunuz Emre’nin İlahi’sinden hareketle Eski
Anadolu Türkçesinin kendinden önceki dönemlerden farkı nedir? Tartışınız. Sonuçları
sözlü olarak ifade ediniz.
8. Önceki dönemlerde
farkı Arap harfleriyle yazılmasının yanında Arapça ve Farsça sözcüklerin daha
sıklıkla dilimize girmesidir. Karahanlı döneminde yani bir önceki metinde dini
kavramlarda ya da birkaç kavramda girerken artık bu metinde ve sonrasında
çoğunlukla Arapça ve Farsça sözcükleri görebilmekteyiz.
5. Metin
GAZEL
(Osmanlı Türkçesi, 15.
Yüzyıl)
9. a. 15. yüzyıla ait
yukarıdaki şiirden ve aşağıdaki şemadan hareketle Osmanlı Türkçesinin Türkiye
Türkçesi ile ilişkisini tespit ediniz.
a. Türkiye Türkçesi Osmanlı Türkçesinin
devamı niteliğinde ama farkı ise Osmanlı Türkçesinde dilimize giren Arap
ve Fars kelimeleri azalmış ya da bu kelimeler tamamen Türkçeleşmiştir.
b. Osmanlı
Türkçesi Köktürkçe ile karşılaştırıldığında 8. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar
Türkçenin gelişimi ile ilgili neler söylenebilir?
b. Önce alfabe değişmiş, Arap alfabesi
kullanılmış. Başlangıçta bir iki kelime Arapça ve Farsça kelime dilimize
girmişken 15.yüzyılda bu tarz kelimeler dilimize daha yoğun girmiştir.
6. Metin
TÜRKÜ
(Türkiye Türkçesi, 20.
Yüzyıl)
10. a. Âşık Veysel’e ait Türkü’den ve yan sayfadaki
şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin Köktürk, Uygur, Karahanlı, Eski Anadolu
ve Osmanlı Türkçesinden farklı ve benzer yönlerini tespit ederek maddeler
hâlinde defterinize yazınız.
a. Değişen önemli
şeylerden bir tanesi Latin alfabesidir. Benzer tarafı ise Türklerin kavram ve
düşünce haritası değişmemiştir. Arap ve Fars kelimeler çok fazla iken şimdi
onlar azalmıştır.
b. Yukarıdaki
şema ve araştırma sonuçları dikkate alındığında Türkiye Türkçesi 8. yüzyıldan
20. yüzyıla kadar nasıl bir gelişme göstermiştir? Maddeler hâlinde tahtaya
yazınız.
b. Köktürk
alfabesinden Uygur alfabesine geçilmiş ve sonra da Arap alfabesine
geçilmiştir.Arpa alfabesi kullanılırken
Arap ve Fars kelimeler
ilk başta bir iki kelime iken daha sonraları bu kelime alımları çok sık olmaya
başlamış ve en sonunda Latin alfabesine geçilmiştir.
11.
a. Aşağıda Türk
dilinin tarihî gelişimi şemalaştırılmıştır. Araştırma sonuçlarından ve
aşağıdaki şemadan hareketle günümüzde konuşulan Türk dillerinin oluşumu ve
kökeni ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
a.
b. Aşağıdaki
şemadan hareketle Türkiye Türkçesinin günümüzde konuşulan diğer Türk dillerine
göre konumunu belirleyiniz. Sonuçları defterinize yazınız.
b.
12. Yunus Emre,
Eşrefoğlu Rumi ve Âşık Veysel’e ait şiirler Anadolu Türkçesine ait dil
ürünleridir. Bu şiirlerden ve araştırma sonuçlarından hareketle, Türkçenin
Anadolu’daki gelişimini ve kazandığı yeni özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları
tahtaya yazınız.
12. Eski Anadolu Türkçesi: Batı
Türkçesinin ilk devresidir. Eski Türkçenin izlerini taşıyan bu Türkçe, 13 ve
15. asırlarda Anadolu’da konuşulan Türkçedir. Batı Türkçesinin geçiş evresidir.
Bundan dolayı bu döneme Batıdaki Orta Türkçe diyebiliriz. Bu dönemde Arapça ve
Farsça unsurlar henüz fazla değildir fakat yabancı terkipler kullanılmaya
başlanmıştır. Eski Anadolu Türkçesi Selçuklular, Anadolu Beylikleri ve ilk
Osmanlıların yazı dilidir. Yunus Emre’nin “Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si,
Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın “Garipname”si, Hoca Dehhani’nin
kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel örnekleridir.
Anlama – Yorumlama
Yandaki tabloda
“Korkma sönmez…” ifadesi Köktürk, Uygur, Arap, Kiril ve latin alfabeleriyle
yazılmıştır.
Bu dil göstergelerinin
hepsi de “Korkma sönmez” şeklinde okunduğuna göre Türk Dili’nin 8. yüzyıldan
günümüze kadar geçirdiği süreçle ilgili hangi sonuçlara ulaşılır? Tartışınız.
Sonuçları defterinize yazınız.
Yazılan alfabe ne kadar değişirse değişsin
yukarıdaki şemaya göre değişmeyen tek şey ifade ettiğim eşya, kavram, duygu ve
düşüncelerimizdir.
1. Etkinlik
Aşağıda verilen
günümüz Türkiye, Azerbeycan, Başkurt, Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Türkmen,
Uygur Türkçelerindeki “ılık, kız, kırmak, yalnız” kelimelerinin kullanımları
incelenir. Bu kelimelerden hareketle günümüzde konuşulan Türk lehçelerinin
birbirleriyle ilişkisi tartışılır. Sonuçlar sözlü olarak ifade edilir.
2. Etkinlik
a. Sınıfa
getirilen Türklerin anayurdu ve göç yolları haritası üzerinde Türklerin sosyal,
coğrafi ve siyasi yaşamlarında meydana gelen değişiklikler Türk dilinin
gelişimi ile ilişkilendirilerek tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
a.
b. Türkçenin günümüzde
konuşulduğu yerler harita üzerinde gösterilir.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdakilerden
hangisinde Türkiye Türkçesinin günümüze kadar ulaşma süreci doğru şekilde
verilmiştir?
A) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi –
Uygurca -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
B) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Osmanlı Türkçesi – Uygurca – Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi-Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
C) İlk Türkçe –
Köktürkçe – Uygurca – Ana Türkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Karahanlı Türkçesi
-Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
D) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Köktürkçe – Uygurca – Karahanlı Türkçesi – Eski Anadolu (Oğuz)
Türkçesi -Osmanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
E) İlk Türkçe –
Ana Türkçe – Uygurca – Köktürkçe – Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi – Osmanlı
Türkçesi -Karahanlı Türkçesi – Türkiye Türkçesi
CEVAP:D
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Eski Anadolu (Oğuz) Türkçesi 13 yüzyıldan 15 sonlarına
kadar sürmüştür.
Türk sözcüğü ilk defa 8. yüzyılda
yazılan Orhun Abidelerinde geçer.
3. Aşağıdaki
bilgileri doğru şekilde eşleştiriniz.
Hakas Türkçesi
|
Ana Türkçe
|
Türkmen Türkçesi
|
Batı Türkçesi
|
Özbek Türkçesi
|
Kuzey-Doğu Türkçesi
|
4. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yunus Emre Türkçe yazdığı şiirleriyle Türk
dilinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. ( D )
Gagavuz Türkçesi Batı Türkçesinin
günümüzde konuşulan bir koludur. ( D )
Türkiye Türkçesi ile Köktürkçe arasında
bir ilişki yoktur. ( Y )
5. Türk dilinin
dönemlerini birbirinden ayıran özellikleri nelerdir?
5. Kullanılan alfabeler, ses değişimleri,
bölgesel farklılıklar gibi unsurlar.
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı
2.Ünite Sonu Değerlendirme Soruları ve Cevapları
Ünite Sonu Ölçme –
Değerlendirme
1. Türkiye
Türkçesiyle konuşan bir Türk’le aşağıdakilerden hangisi daha kısa zamanda ve
daha kolay anlaşabilir?
A) Azeri Türkçesi
konuşan Azerbaycan Türkü ile
B) Yakut Türkçesi
konuşan Yakut Türkü ile
C) Kazak Türkçesi konuşan Kazak Türkü
ile
D) Kırgız Türkçesi
konuşan Kırgız Türkü ile
E) Özbek Türkçesi
konuşan Özbek Türkü ile
CEVAP:A
2. Aşağıdakilerden
hangisinde köken bakımından aynı dil grubuna ait diller bir arada verilmiştir?
A) Rusça- Bulgarca-
Arapça
B) Türkçe- Korece- Farsça
C) Çince- Almanca- Hintçe
D) İbranice- İngilizce-
Farsça
E) Türkçe- Japonca-
Korece
CEVAP: E
3. Aşağıdakilerden hangisi
eklemeli diller grubunda değildir?
A) Türkçe
B) Moğolca
C) Japonca
D) Arapça
E) Korece
CEVAP: D
4. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Diller arasında ses
sistemi, yapı, söz dizimi bakımlarından benzerlikler DİL AİLESİNİ oluşturur.
Orhon Yazıtları
bugün MOĞOLİSTAN devleti sınırları içerisindedir.
5. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Eklemeli gruba giren
dillerin sözcük türetiminde isim ve fiillerin çekiminde kökler hiç değişmez. (
D )
Eklemeli gruba giren
dillerin çoğunda ekler sözcüğün başına gelir. ( Y )
Çekimli dillerde
sözcük türetirken isim ve fiillerin çekiminde kökler değişikliğe uğramaz. ( Y )
6. Aşağıdakilerden
hangisi Türkçenin Anadolu’da kazandığı özelliklerden biri değildir?
A) Türkçenin, Arapça ve
Farsça baskısı altında yeteri kadar gelişme gösterememesi
B) Türkçenin 13.
yüzyıldan itibaren Anadolu’da yazı dili hâline gelmeye başlaması
C) 14. yüzyılda
Arapça ve Farsça eserler veren yazarlar yerine Türkçe eserler veren aydınların
ortaya çıkması
D) Anadolu Türkçesinin
Oğuz Türkçesine dayalı olarak edebî bir dil hâline gelmesi
E) Anadolu
Türkçesinin halk diline ve sözlü edebiyat geleneğine bağlı olarak gelişme
göstermesi
CEVAP: B
7. Aşağıdakilerden
hangisi Anadolu’da Türkçenin gelişmesine hizmet eden şahsiyetlerden biri
değildir?
A) Yunus Emre
B) Şeyyat Hamza
C) Ahmet Fakih
D) Hacı
Bektaş-ı Veli
E) Ebu’l Kasım
Firdevsi
CEVAP:E
8. Aşağıdaki
eserlerin, Türkçenin hangi tarihî dönemlerine ait olduğunu karşılarındaki
noktalı yerlere yazınız.
Köktürk Yazıtları
|
KÖKTÜRK DÖNEMİ
|
Muhakemetü’l-Lügateyn
|
KUZEY-DOĞU TÜRKÇESİ
|
Divan-ı Lügati’t-Türk
|
KARAHANLI TÜRKÇESİ
|
Nutuk
|
TÜRKİYE TÜKÇESİ
|
Yunus Emre Divanı
|
ESKİ ANADOLU TÜRKÇESİ
|
9. Türkçenin
XIII ve XV. yüzyıllar arasında konuşulduğu
dönemdir. Yunus Emre Divanı bu dönem
Türkçesinin özelliklerini taşır.
Yukarıda açıklaması
verilen dönem Türkçenin hangi dönemidir?
A) Karahanlı Türkçesi
B) Çağatay
Türkçesi
C) Kıpçak Türkçesi
D) Eski Anadolu
Türkçesi
E) Osmanlı
Türkçesi
CEVAP: D
10. Anadolu’da Türkçenin
gelişmesine hizmet eden önemli eserler hakkında bilgi veriniz.
10. Yunus Emre’nin
“Divan”ı, “Risatetü’n Nushiye’si, Süleyman Çelebi’nin Mevlit’i, Âşık Paşa’nın
“Garipname”si, Hoca Dehhani’nin kaside ve gazelleri bu dönemin en güzel
örnekleridir.
11. Yapı ve köken
bakımından dünya dillerini nasıl gruplandırabiliriz?
11. A. Yapı
Bakımından Dünya Dilleri
1. Tek heceli diller:
- Bu dillerdeki sözcüklerde çekim eki yoktur.
- Sözcükler ek almadan değişime uğramadan kalmaktadır.
- Cümle içerisinde sözcükler, bulundukları yere ve başka sözcüklerle yan yana gelme durumuna göre anlam kazanır.
- Yeryüzünde Çince ile Vietnam dili ve bazı Himalaya ve Afrika dilleri ve Avrupa’da Bask dili bu gruba girer.
2. Eklemeli (Bitişken)
Diller:
- Bu dillerde bir veya daha çok heceli köklere yapım ve çekim ekleri eklenir.
- Köke getirilen yapım ekleri ile yeni sözcükler, yeni kavramlar türetilir.
- Bu dile en güzel örnek Türkçedir. Ayrıca Altay dilleri, (Moğolca, Mançu-Tunguz) küçük ayrımlarla Japonca; Ural dilleri (Fince, Macarca, Samoyetçe) ile bazı Asya ve Afrika dilleri bu gruba girer.
3. Çekimli (Bükümlü)
Diller:
- Büküm, sözcüğün çekimi sırasında kökün özellikle kökteki ünlünün değişmesidir.
- Çekim sırasında görülen değişikliklerle yeni sözcükler ve kavramlar ortaya çıkar.
- Hint- Avrupa dilleri (Almanca, Farsça, Fransızca, Hintçe) ile Arapça çekimli dil grubuna girer.
B. Köken Bakımından
Dünya Dilleri
1. Hint – Avrupa
Dilleri Ailesi
a. Asya Kolu: Hintçe,
Farsça, Ermenice
b. Avrupa kolu: Germen
(Cermen) Dilleri: Almanca, İngilizce, Felemekçe (Hollanda’da ve Belçika’nın bir
kısmında kullanılan dil).
Romen Dilleri: Latince,
Fransızca, İspanyolca, Portekizce, İtalyanca
İslav Dilleri: Rusça,
Sırpça, Lehçe (Lehistan bölgesinde kullanılan dil).
2. Hami-Sami Dilleri Ailesi: Akatça,
Arapça, İbranice
3. Bantu Dilleri Ailesi: Orta ve
Güney Afrika’da yaşayan Bantuların dilleri bu gruba girer.
4. Çin Dilleri Ailesi: Çince
ve Tibetçe bu ailedendir.
5. Ural- Altay Dilleri
Ailesi:
a. Ural Kolu: Fince,
Macarca, Estonca
b. Altay Kolu: Türkçe,
Moğolca, Mançuca Türkçe dünya dilleri arasında yapı bakımından sondan
eklemeli dil grubuna girer. Köken bakımından ise Ural-Altay dil ailesinin Altay
koluna bağlıdır.3.Ünite - Türkçenin Sesleri ve Özellikleri (Sayfa:52-58)
B. TÜRKÇENİN SESLERİ
VE ÖZELLİKLERİ
Hazırlık
1. Ses ile harf
arasında nasıl bir ilişki vardır? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Harf
ile ses terimlerini birbirinden ayırmak gerekir. Ses kulağa, harf ise göze
hitap eder.Önce ses vardı. Sonra yazının icat edilmesiyle sesler yazıda
harflerle temsil edilmeye başladı.Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de
yazıya aktarılabilir.
2. Türkçede “gelinlik”
kelimesinin “gelınlık”, “yazıyor” kelimesinin “yaziyör” şeklinde söylenmemesi
Türkçenin hangi özelliği ile ilgili olabilir? Tartışınız. Sonucu tahtaya
yazınız.
2. Ünlü
uyumları ile izah edilebilir. Türkçede ince sesle başlayan inceyle kalın sesle
başlayan kalın devam eder.
3. Ana dili Türkçe
olmayan yabancı uyruklu birinin Türkçeyi öğrendikten sonra aşağıdaki kelimeleri
gösterildiği şekilde yanlış telaffuz etmesinin sebebi ne olabilir? Sözlü olarak
ifade ediniz.
3.
Türkçedeki ses özelliklerini ve ses olaylarını bilmemesinden kaynaklanır.
İnceleme
1. Metin
HASAN BOĞULDU
1. Etkinlik
Ünlü ve ünsüzlerin
özellikleri ile ilgili yapılan araştırmalardan hareketle aşağıdaki etkinlik
gerçekleştirilir. Sınıf iki gruba ayrılır.
1.
a. Bütün
kelimeleri büyük ünlü uyumuna uyan aşağıdaki cümlede geçen ünlüleri kalınlık ve
incelik bakımından değerlendiriniz. Bu ünlülerin nasıl bir uyumla bir araya
geldiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle büyük ünlü uyumunun
(kalınlık-incelik uyumu) kuralını belirleyerek aşağıdaki şemaya yazınız.
Büyük
ünlü uymunda
|
Kalın
ünlüden sonra kalın
|
gelir.
|
İnce
ünlüden sonra
|
b. Hasan
Boğuldu metin parçasında geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş,
sonra bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki
kelimelerin büyük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
b.
“Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş,
eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler büyük ünlü
uyumuna uyar.
2. a. Aşağıda verilen bilgilerden
hareketle Hasan Boğuldu metninden ünlüleri
atılarak alınan cümlenin ünlülerini yazınız.
2. SEN BİLDİĞİN
KADARINI SÖYLEYİVER
b. Cümledeki bütün
kelimeler küçük ünlü uyumuna (düzlük-yuvarlaklık
uyumu) uyduğuna göreulaştığınız sonuçlardan hareketle küçük ünlü uyumunun
kuralını belirleyiniz ve bu kuralı aşağıdaki şemaya yazınız.
Küçük ünlü uyumunda
|
A,E,İ,I
ünlülerden sonra A,E,İ,I
|
ünlü gelir
|
o, ö, u, ü ünlülerden sonra ya a, e ya
u, ü
|
c. Hasan
Boğuldu metninde geçen “Önce dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra
bir yüreklenmiş, eşeğini sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesindeki
kelimelerin küçük ünlü uyumuna uyup uymadığını tespit ediniz.
c. “Önce
dili tutulmuş, hiç tınmadan ardından yürümüş, sonra bir yüreklenmiş, eşeğini
sürüp Emine’nin yanına varmış.” cümlesinde bütün sözcükler küçük ünlü uyumuna
uyar.
3. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlenin bazı kelimeleri ünlü uyumuna uymayacak
şekilde düzenlenmiştir. İki cümleyi okuyarak ünlü uyumuna uymanın önemi ile
ilgili çıkarımlarda bulununuz.
3.
Türkçedeki ünlü uyumları sadece Türkçeye özgü bir durumdur. Önemi ise
Türkçedeki seslerin çok şekilli olması ve bunların eklenirken hangisinin uygun
olduğunu bulmak için hazırlanmıştır.
2. Etkinlik
Öğrenciler tarafından
aşağıdaki cümlelerde büyük ve küçük ünlü uyumu kuralına aykırı olan kelimeler
bulunur. Bu kelimelerin ses uyumlarına uymama nedenleri tartışılır. Sonuçlar
sözlü olarak ifade edilir.
“Hasan
Emine’yi görmek istiyor.” , “Hasan Emine’ye bakarken yüreği titrerdi.” , “Hasan
Emine’nin yolunu sabahleyin erkenden gözlerdi.” , “Emine Hasan’a yeşilimtrak
gözleriyle uzun uzun bakardı.” , “Emine’nin babasıgil bu sevdayı istemezdi.”
İsti-yor
Bakar-ken
Sabah-leyin
Yeşil-imtrak
Babası-gil
Sözcükleri
ünlü uyumlarına uymaz. Nedeni: Türkçede eklerin 4 yada 8 şekli varken bu
sözcüklerin tek şekli olmasıdır. Mesela kes-kin sözcüğündeki –kin ekinin
-kın,-kun,-kün,-gin,-gun,-gün,-gın şekli var ama –yor, -ken, -leyin, -imtrak
gibi eklerin tek şekli vardır.
4. a. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “omuz” kelimesinde, ünlü
düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle
ünlü düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a. İki heceli
sözcüklerde kendisinden sonra ünlü ile başlayan bir ek gelirse ikinci hece
sesli harf düşer. Buna orta hece düşmesi denir.
b. Aşağıdaki
cümlelerde ünlü düşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak ünlü düşmesinin
nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b. gönül-ü
> gönlü
gider-ise>giderse
rızık-ı >rızkı
gider-imiş>gidermiş
oğul-unu>oğlunu
oğul-um>oğlum
akıl-ı>aklı
5. a. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “azıcık” kelimesinde, ünlü
türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden
hareketle ünlü türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek defterinize
yazınız.
a. Bazı
sözcüklerde “cik” küçültme eki getirildiğinde sözcükle ek arasına bir ünlü
getirilir.
b. Aşağıdaki cümlede
ünlü türemesinin meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini
söyleyiniz.
b.
bir-cik>
biricik
6. a. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “söylüyor” kelimesinde, ünlü
daralmasının nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden
hareketle ünlü daralmasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz.
a. “a ve e
”ünlüleriyle biten fiile “-yor” eki getirildiğinde fiilin sonundaki “ a
ve e” sesleri darlaşarak “ı, i, u, ü ” ye dönüşür.
b. Aşağıdaki cümlede
ünlü daralmasının meydana geldiği kelimeyi bularak bu ses olayının nasıl gerçekleştiğini
söyleyiniz.
b.
de-y- iver>diyiver (NOT: y sesinin daraltma özelliği sadece de-, ye-, ne
sözcüklerinde meydana olur.)
7. a. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “düşte” kelimesinde, ünsüz
benzeşmesinin (uyumu) nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu
bilgilerden hareketle ünsüz benzeşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek
tahtaya yazınız.
a.
Türkçede sözcüklerde sert ünsüzlerden (p,f,s,t,k,ç,ş,h,p) sonra “d,c,g” ile
başlayan bir ek gelirse bu seslerden c=ç’ ye, d=t’ ye, g=k’ye dönüşür. Yani bu
sesler sertleşir.
b. Aşağıdaki cümlede
ünsüz benzeşmesinin meydana geldiği kelimeleri bularak bu ses olayının nasıl
gerçekleştiğini söyleyiniz.
b.
çök-dü>çöktü
çat-dı>çattı
8. a. Hasan Boğuldu metninden alınan
aşağıdaki cümlede geçen “yoğum” kelimesinde, ünsüz yumuşamasının nasıl
gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle ünsüz
yumuşamasının nasıl meydana geldiğini belirleyiniz. Sonuçları defterinize
yazınız.
a. Sözcük
sonunda bulunan p,ç,t,k sesleri ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında
yumuşayarak b,c,d,ğ dönüşürler.
b. Aşağıdaki
cümlelerde, ünsüz yumuşamasının meydana geldiği kelimeleri bularak ünsüz
yumuşamasının nasıl gerçekleştiğini söyleyiniz.
b.
dert-i>derdi
in-dik-i>indiği
boğ-u-l-duk-u-n-u>boğulduğunu
9. Hasan
Boğuldu metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “ufacık” kelimesinde, ünsüz
düşmesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu bilgilerden hareketle
ünsüz düşmesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek tahtaya yazınız.
9. Türeme ve birleşme
sırasında ünsüz kaybı olabilmektedir.
- minik+ cik= minicik
- ufak+cık = ufacık
- küçük + cük = küçücük
- yüksek+l= yüksel
- ast + teğmen = asteğmen
- üst + teğmen = üsteğmen sözcüklerinde olduğu gibi…
2.
Metin
KAR MÛSİKÎLERİ
10. Kar
Mûsikîleri metninden alınan aşağıdaki cümlede geçen “zannedilen”
kelimesinde, ünsüz türemesinin nasıl gerçekleştiği gösterilmiştir. Verilen bu
bilgilerden hareketle ünsüz türemesinin nasıl meydana geldiğini belirleyerek
tahtaya yazınız.
10. Kimi tek heceli
sözcükler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında veya ünlüyle başlayan bir
sözcükle başlayan bir sözcükle birleştiklerinde bunların sonundaki ünsüzler
ikizleşir.
Anlama – Yorumlama
3. Etkinlik
Gün içinde yapılan
herhangi bir günlük konuşma yazıya aktarılır. Birkaç yazıda görülen ses
olayları ve ünlü uyumları tespit edilir.
1. Aşağıdaki
metinlerde altı çizili kelimelerde meydana gelen ses olaylarını gösteriniz, bu
ses olaylarının sebeplerini açıklayınız.
Sepetçi
:sepet-ci>sepetçi=Ünsüz Sertleşmesi
Ucuna
:uç-u-n-a>ucuna=Ünsüz Yumuşaması
sokağına
:sokak-ı-n-a>sokağına= Ünsüz Yumuşaması
edemediğim
:et-e-me-dik-im>edemediğim= Ünsüz Yumuşaması
oğlu
ğul-u>oğlu=Ünlü
Düşmesi

tanzifatçısı
:tanzifat-cı>tanzifatçı=Ünsüz Sertleşmesi
çevresinde
:çevir-e>çevre= Ünlü Düşmesi
götürmüyordu
:götür-me-yor-idi>götürmüyordu=Hem Ünlü Daralması hem de Ünlü Düşmesi
dördü
:dört-ü > dördü= Ünsüz Yumuşaması
yamağı
:yamak-ı >yamağı= Ünsüz Yumuşaması
yiyecek
:ye-y-ecek>yiyecek= Ünlü Daralması
çırağı
:çırak-ı > çırağı= Ünsüz Yumuşaması
ekmekçiliğe
:ekmek-ci-lik-e>ekmekçiliğe=Hem Ünsüz Sertleşmesi hem de Ünsüz
Yumuşaması
çocuğundan
:çocuk-u>çocuğu= Ünsüz Yumuşaması
istemekte
:istemek-de>istemekte= Ünsüz Sertleşmesi
hakkı
:hak-ı >hakkı=
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki
cümlelerden hangisinde ses olaylarından ünsüz uyumu (benzeşmesi) bulunmaktadır?
A) Yemek
üstüne hemen yola çıkmak iyi değildir.
B) Kazdağı’nın yolu
çetindir, nasıl çıkacaksın?
C) Heybeni eşeğin
üstüne at da rahat git!
D) Ben bugün varsam
yarın yoğum.
E) Güz yaklaştı;
zeytinden sonra düğününüzü yaparız.
CEVAP:E
2. Aşağıdaki
cümlelerde geçen altı çizili kelimelerden hangisi küçük ünlü uyumuna uymaz?
A) Yalnız orada
boğulduğunu söylüyorlar!
B) Bakmış artık beklemenin yolu yok.
C) Kışın derdi senden evvel benim
içime çöktü.
D) Artık sen beni unut, ben de
seni unutayım.
E) Ama Hasan’ın anası bakmış ki bu iş sürüp
gidesi değil…
CEVAP:A
3. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Türkçe kelimelerin
düzlük-yuvarlaklık özelliklerine göre bir düzen içinde sıralanmasına KÜÇÜK
ÜNLÜ UYUMU denir.
Türkçede sürekli sert
sessiz “P , Ç , T , K” seslerinden biri ile biten bir kelime,
sesli ile başlayan bir ek alınca kelimenin sonundaki sert sessiz
yumuşayarak “B , C , D , Ğ” seslerinden biri olur.
Türkçede “KEN
,YOR , DAŞ ,IMTRAK, LEYİN” ekleri büyük ünlü uyumunu bozan
eklerdir.
4. Aşağıdaki
altı çizili kelimelerde meydana gelen ses olayını doğru şekilde eşleştiriniz.
Kapalı kapılar ardında neler
konuşuyorsun? Ünsüz yumuşaması
Küçücük elleri mis
kokuyordu.
Ünsüz düşmesi
Kahroluyorum bu şiiri
okuyunca. Ünlü düşmesi
Sanki daracık sokaklarda
tutsak
kalmıştı. Ünlü
türemesi
5. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
“-(i)yor” eki dışında
küçük ünlü uyumuna aykırı ek bulunmaz. ( D )
Türkçede “b, f, m, p,
v” sesleri dudak ünsüzleridir. ( D )
Türkçede kalın sesli
ünlü yoktur. ( Y )
6. Ağızdan
çıkış noktasına göre ünsüzler nasıl gruplandırılır?
6. Dudak ünsüzleri: Dudakların birbirine
dokunmasıyla çıkar: b, m, p
Diş-dudak ünsüzleri: Üst dişlerin alt
dudağa dokunmasıyla çıkar: f, v
Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere
yaklaşmasıyla veya dokunmasıyla çıkar. c, ç,
d, j, l, n, r, s, ş, t, z
Damak ünsüzleri: Dilin orta kısmının ön
damağa ya da dil kökünün art damağa yaklaşmasıyla çıkar. g, ğ,
k, y
Gırtlak
ünsüzleri: Bu ses, ciğerlerden gelen havanın ses tellerine çarpmasından ve ağızda hiç
bir engele uğramadan çıkmasıyla oluşur. Türkçede gırtlak ünsüzü olarak sadece h
sesi vardır.
3.Ünite:Telaffuz-Söyleyiş
(Sayfa:59,60,61,62,63,64,65,66,67,68,69)
A. TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ]
1. Ses ve Seslerin
Kullanımı
Hazırlık
1. “Büyük
büyük büyülteçli, babacan Babaeskili bonboncu Bilal’le Bigalı bıngıldak
Bahir’in bön bün bakışlarına, bomboş büyülü, büyük büyük laflarına kızıyordu.
Bir berbere, bir bibere bre berber beri gel biber al diyordu.”
Emin ÖZDEMİR
Yukarıdaki tekerlemeyi
okurken telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkmaktadır? Sözlü olarak
ifade ediniz.
1. b
sesi ile ilgili yapılan bir tekerleme olduğu için b sesi çıkış noktası belirgin
olarak hissedilmektedir.
2. Aşağıdaki
çizimlerde gösterilen iletişim süreçleri ile ilgili neler söylenebilir?
2.İletişim aşamasında
ne kadar düzgün bir telaffuz ve söyleyiş olursa iletişimin oluşmasında sıkıntı
olmaz.
3. Günlük hayatınızda
sesini iyi kullanan, güzel ve etkileyici konuşan insanlarla bir arada bulunmak
size neler kazandırır?
3.
Günlük hayatta etkili konuşan insanlarla bir arada olmak bizi etkiler ve onlar
gibi olmak eğilimi bizlerde oluşur.
4. Türkçeyi yeni
öğrenen bir turisti Türkiye’de nasıl bir ortama götürürsek konuşulanları
anlamayarak çevresiyle iletişim kurmakta zorlanır?
4. Ağız
özellikleri ön planda bir köye götürsek anlaşmakta sıkıntı çeker. Çünkü o yazı
diline uygun olarak dili öğrenmiştir. Telaffuzları düzgün şekilde öğrenmiştir.
5. Duyduğunuz ve
gördüğünüz kadarıyla çevrenizde güzel ve etkileyici konuşanların nasıl bir
eğitim aldıklarını söyleyiniz.
5. Öncelikle bol bol kitap
okumuşlar ve ses ve söyleyiş eğitim olan diksiyon dersi almışlardır.
İnceleme
1.
Metin
KEŞANLI ALİ DESTANI
1. Etkinlik
a. Yapılan hazırlıklar
doğrultusunda “konuşmalarda rastlanan ses kusurları, bunların konuşma üzerinde
olumsuz etkileri ve bu etkilerin giderilme yöntemleri” konulu sunum sınıfta
gerçekleştirilir.
a. Söyleyişi
Etkileyen Kusurlar
Çeşitli seslendirme
kusurları nedeniyle söylenenler yeterince anlaşılamaz ve tekrar edilmek zorunda
kalınır. Konuşmacı harfleri doğru telaffuz edemeyebilir veya konuşurken bazı
heceleri yutabilir. Harflerin hatalı telaffuz edilmesi karşılıklı konuşmalarda
pek dikkat çekmese de topluluk karşısında veya mikrofondan yapılan konuşmalarda
derhal dikkat çekerler. Bu tür hatalar konuşmacının anlaşılmamasına ya da
yanlış anlaşılmasına yol açarlar.
Buna göre:
1.GEVŞEKLİK: Ses organlarının genel
tembelliğidir ve en çok karşılaşılan durumdur. Bu genel gevşeklik genel bir
konuşma sönüklüğüne yol açar. Gevşekliği gidermek için dişleriniz arasına bir
kalem sıkıştırın ve aşağıdaki cümleleri hızla okuyun.
- Bir berber bir berbere bre berber beri gel diye bar bar bağırmış.
- Biz de bize biz derler, sizde bize ne derler?
- Pireli peyniri perhizli pireler teperlerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.
2.PELTEKLİK: Bir harfin
çıkarılamayarak bir diğeri ile değirilmesidir. Bu durum dilin yeterince
eğitilmemesinden, lehçelerin yapısından veya bazı dillerin fazla etkisinde
kalmaktan kaynaklanabilir. Türkçe üzerinde tespit edilen pelteklik türleri
aşağıda belirtilmiştir.
Zeleştirme:(J) yeri
(Z) .Örnek: Jale-Zale, Jilet-Zilet,
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem, Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Seleştirme: Ş yerine S. Örnek: Paşâm-Pasam, şapka-Sapka
Jeleştirme: C yerine J. Örnek: Ancak-Anjak), Kucak -Kujak
Şeleştirme: S yerine Ş. Örnek: Sana söylüyorum-yerine sana şöylüyorum
Leleştirme: (R) yerine (L). Örnek: Birader-Bilader, Berber-Belber, Merhem-Melhem, Terlik-Tellik
İnce â yerine kalın a: Kemâl-Kemal, Lâstik-Lastik
Yukarıdaki örneklerde
ilk sırada belirtilen sesler çıkarılamadığından ikinci sesler onların yerine
ikame edilmektedir. Bu seslerin çıkarılamaması durumunda bunların üzerinde
uygun alıştırmaların sık sık yapılması gerekmektedir.
J- Jilet, jandarma,
jale, jumbo,
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil
S- Sorgun, hassasiyet, fason
Ş- Paşa, şaka, şakir, şeker
R- Rüya, hücreler, hürrem, harran, sarraf
A- Lale, lastik, lahana, kamil
S- Sorgun, hassasiyet, fason
3. TUTUKLUK :Bir hece üzerinde
takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur. Bu sorun en çok
düşünce akışındaki duraklamadan kaynaklanır. Normal şartlar altında aşırı stres
de tutukluğa yol açabilir. Tutukluğu gidermek için herhangi bir metni önce
yavaşça ve sonra hızlanarak okuyun. Eğitici sizi bireysel olarak takip
edecektir.
Tutukluk Örneği: Bu,
bu bizim…… şerefimiz….. olacak ….diye ….. uzun uzun…..bize bize anlattı.
4. KEKELEME : Tutukluğun ileri
aşaması, söz söylerken birden bire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz
buruşturması ve gerilme hareketiyle hecelerin tekrarlanması. Kekemeler soluk
aldıkları veya pek geç soluk verdikleri sırada konuşurlar. Kekeleme genellikle
çocukluk döneminde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Erken yaşta konuşmaya
başlayan çocukların konuşma başarılarına çevrenin gösterdiği aşırı ilgi çocuğun
duygularını zararlı yönde etkiler. Çok iyi konuşarak dikkat çekmek isteyen
çocuğun kendi üzerinde ürettiği baskı bir süre sonra kekeleme rahatsızlığını
oluşturur. Kekeleme çocuklukta yaşanan aşırı baskı, şiddet veya aşırı
utançlığın etkisiyle de gelişebilir. Maddi bir hastalık olmamakla birlikte
kekeleme beyin konuşma merkezinde mesaj akışında oluşan karışıklığın bir
sonucudur ve çoğunlukla psikolojik bir sorundur.Kekemeliği gidermek için:
1.Okumayı yeni öğrenir
gibi düşük hızda fakat yüksek sesle bol bol okumak
2.Belli cümleleri
ezberleyerek tekrar tekrar seslendirmek.
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
3.Bu metinde yer alan tekerlemelerin ısrarla okunması
5.ASALAK SESLER: Bazı sesler veya
kelimeler asalak olarak kelimelerin arasına takılır ve konuşmayı tahammül
edilmez hale getirir. Asalak sesler veya kelimeler konuşmacının fikir netliği
ve kendine güveni hakkında şüphe uyandırır. Konuşmanın kalitesini baltalar ve
dinleyiciyi sıkar. Bu kapsamda “ııı, eee, aaa, şey, yani, mesela, evet…” gibi
ses veya kelimeler konuşma arasında sık sık veya gerekmediği halde
kullanıldığında dinleyici rahatsız olur.
Örnekler:
Bana şey dedi. Bugün
yıldönümü olduğu için eee şey yapacaktık. Tören salonunu düzenleyecektik.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz çalışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir felaket geçti.
Evet sevgili dinleyenler. Bugün yine sizlerle birlikteyiz. Evet bugünkü konumuz çalışmanın fazileti hakkında.
Yani şunu diyorum. Mesela siz zor durumda kaldınız. Yani mesela başınızdan bir felaket geçti.
b. Yapılan sunumdan hareketle
ses-telaffuz ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler
hâlinde tahtaya yazılır.
b.
2. Etkinlik
“Ali, İzmarit ve
Zilha” tiplerini canlandıracak üç öğrenci seçilir. Seçilen öğrenciler aşağıdaki
metin parçasını iki şekilde canlandıracaklardır:
a. Birincisinde Keşanlı
Ali Destanı’ndan alınan ve bütün noktalama işaretleri kaldırılan aşağıdaki metin
parçasını canlandırırlar. Bu canlandırmada konuşmalar hiçbir noktalama işareti
düşünülmeden, duraklama yapılmadan bir solukta gerçekleştirilir.
b. İkincisinde
aynı parça orijinal şekliyle canlandırılır. Bu canlandırmada konuşmalar
noktalama işaretleri (duraklamalar) dikkate alınarak gerçekleştirilir.
Oyun sonunda, konuşma
sırasında meydana gelen duraklamaların önemi, soluk alıp vermeyle ve noktalama
işaretleriyle ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunulur. Sonuçlar maddeler
hâlinde tahtaya yazılır.
3. Etkinlik
a. Keşanlı Ali Destanı
’ndan alınan cümlelerde geçen kelimelerin dik ve baskılı okunarak vurgulanan
heceleri aşağıda gösterilmiştir. Bu cümleler okunarak kelimelerde vurgunun
nasıl gerçekleştiği tespit edilir.
a. Sözcük
(Kelime) Vurgusu: Konuşma sırasında bazı hecelerin diğerlerine göre
daha kuvvetli, daha şiddetli söylenmesine denir.
- Anlatımda vurgu söze duygu değeri katar; söylenen sözün daha anlaşılır olmasını sağlar ve ahengi canlandırır.
- Türkçede genel olarak vurgu son hecededir.
- Yer isimlerinde vurgu ilk veya orta hecededir: Ankara -İstanbul – Sakarya gibi
- Kelimelere ek eklendiğinde, vurgu son heceden bu eke geçer: Kitap – Kitapçı – Kitapçılık – Kitapçılar
- Tek heceli kelimelerde vurgu yapılmaz.
- Pekiştirme ekleri alan sıfatlardaki pekiştirme ekleri vurguludur: Dümdüz, Sapsarı, Masmavi
- Birleşik kelimelerde normalde iki vurgu bulunur ancak genelde ilk kelimedeki vurgu daha güçlüdür: Çanakkale
b. “Türkçede kelime
vurgusu” konusunda yapılan araştırmalardan ve yukarıda ulaşılan sonuçlardan
hareketle, kelime vurgusunun kelimenin hangi hecesinde gerçekleştiği
belirlenir. Sonuçlar aşağıdaki şemaya yazılır.
Türkçede Kelime Vurgusu
|
Tek heceli sözcüklerde vurgu yapılmaz (Al,
ne, dün)
|
bulunur.
|
İki heceli sözcüklerde ikinci hecede vurgu
olur.(oku, okul, sana, sizin ,orda)
|
||
Şimdiki zaman eki ile yapılır ve vurguyu
üzerine alı (di-yor-dum)
|
||
İle edatıyla yapılır (hiddetle)
|
1.
a. Keşanlı Ali
Destanı metninde bir yabancı olan Olga “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin?”
cümlesinde anlamı vermek için sesini nasıl kullanmıştır?
a. Soru
anlamı ile kullanmak istemiştir fakat soru eklerinin hiçbirini kullanmadan
vurgu ve tonlamayla soru sormuştum.
b. “Dün sana
öğrettiğim dersi ezberledin!” cümlesini okurken ses tonumuzu ayarlayarak
aşağıdaki anlamları vermeye çalışınız.
Tasdik, kabul
etme : “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Şaşırma
: “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”
Alay,
küçümseme : “Dün sana öğrettiğim dersi
ezberledin!”
c. Ulaştığınız
sonuçlardan hareketle konuşma sırasında kullanılan ses tonu ile verilmek
istenen anlamın ilişkisini belirleyiniz.
c. Ses
tonu ve verilmek istenen mesaj arasında ilişki vardır. Birini uyarırken sert
ifade ile “Yavrum” dersek kızdığımızı anlar. Yumuşak bir ifade dersek şefkat
gösterdiğimizi anlar.
4. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı
metninden alınan ve okunuşa göre anlamı değişebilen aşağıdaki cümleler önce metinde
kastedilen anlama göre, sonra metinde kastedilen anlamın dışında okunur.
Buradan hareketle vurgunun metne kazandırdıkları tartışılır. Ulaşılan sonuçlar
sözlü olarak ifade edilir.
2.
a. Aşağıda Olga ve
Zilha’nın bir diyaloğu resimlenmiştir. Zilha’nın konuşmasında meydana gelen
boğumlama kusurlarını açıklamalardan hareketle gideriniz.
a. “Telefonu alırım,
sen kimi arıyorsun diye sorarım.” Şeklinde düzeltilir.
b. Keşanlı Ali
Destanı metninde geçen diğer boğumlama kusurlarını bularak bu boğumlama kusurlarının
doğrusunu söyleyiniz.
b.
c. Ulaştığınız
sonuçlardan hareketle telaffuzda boğumlamanın önemini tartışınız. Sonuçları
tahtaya yazınız.
c. Boğumlanma
Boğumlanma,
ses organları tarafından seslerin doğru yerden ve doğru zamanlamayla
çıkmasıdır. İletişim kurduğumuz zamanlarda, hızlı konuşan, yuvarlayan ya da
tane tane konuşmayan insanlarla zaman zaman hepimiz karşılaşmışızdır. Bu
kişilerde boğumlanma sorunu yaşanıyor demektir. Yani boğumlamanız bozuksa
anlaşılamama durumu ortaya çıkabilir. Anlaşılamazsanız konuşmanızın da bir
anlamı kalmaz.
Boğumlanmayı
gerçekleştiren organlarımız iki gruba ayrılır:
1) Hareket
eden boğumlanma organları: Bunlar çene, dudaklar, dil ve yumuşak
damaktır.
Dilinizin damağınızın gerisine doğru götürdüğünüzde orda yumuşak
bir bölge
hissedeceksiniz. Bu bölgeye yumuşak damak adı verilir.
2) Hareket
etmeyen boğumlanma organları: Bunlar dişler, diş etleri ve damaktır.
Boğumlanmayı
bu organlarımızın çeşitli hareketleriyle elde etmek mümkündür. Bu
organlarımız
kaslarla ilgili oldukları için bu kasların eğitilmeleri boğumlanmamızın düzgün
bir şekilde gerçekleştirilebilmesini sağlamaktadır.
3. Keşanlı Ali
Destanı metninde tespit ettiğiniz telaffuz kusurunun kahramanlar üzerinde
olumsuz etkisi olup olmadığını söyleyiniz.
Kahramanlar üzerinde
olumlu ya da olumsuz etkisi elbette vardır. Telaffuz kusuru çok olan
kahramanlar genellikle komik durumda okuyucuya sunulur ve onların konuşmasında
bir ciddiyet oluşturulmaz.
4. a. Yanda
gösterildiği gibi “Yok efendim.” cümlesi normal bir okunuşla okunduğunda “Yo
kefendim.” şeklinde ulanarak okunur. Verilen bu örnekten hareketle ulamanın
nasıl gerçekleştiğini belirleyerek defterinize yazınız.
a.
Genel olarak tanımlarsak bir kelimenin sonundaki sessiz harfin ardından gelen
kelimenin sesli harfle birleştirilerek seslendirilmesine ulama diyoruz. Ulama,
söz akışına pürüzsüzlük ve tatlılık verir. Uygun ulama ile yapılan konuşmalarda
veya seslendirmelerde ses bir nehrin akışı gibi sakin ve düzenli olarak
ilerler.
Türkçede
yer alan ulama özellikleri:
1. Sessiz
harfle biten bir kelimenin son harfi sesli harfle başlayan yanındaki kelimenin
ilk harfiyle birleşir.
Yazıda
|
Konuşmada
|
Ak–şam– ol–du
|
Ak–şa–mol–du
|
E–lim–den– al–dı.
|
E–lim-de–nal–dı.
|
2.
Orijinal yapılarında “b,c,d,g” harfleriyle biten kelimeler vardır. Bunlar yalın
kaldıklarında “p, ç, t, k”ya dönüşürler. Yazı dilinde sonlarına ek aldıklarında
yumuşak konumlarına dönerler. Örneğin Arapça orijiniyle “kitab” Türkçede
“kitap” şeklinde yazılır. Ancak yanına ek aldığında “kitabım” örneğinde olduğu
gibi “p”, “b”ye dönüşür. Konuşma dilinde ise ulama bu kurala paralel olarak
aynı kelimeyi bir sonraki kelime ile ilişkilendirir. Yazı dilinde sert olan
harf ulama ile yumuşar.
(Orijinali) Yazı Dilinde İfadesi
|
Konuşma Dilinde İfadesi
|
(Mahmud) Mah–mut ev–len–di.
|
Mah-mu–dev–len–di
|
(Mes’ud) Mes–ut ol–du.
|
Me–su-dol-du.
|
(Kitab) Ki–tap al–dı.
|
Ki–ta–bal–dı.
|
3.
Türkçede kelime sonundaki “k” ünsüzünü, “h” ünsüzü ile başlayan bir kelimenin
izlemesi durumunda “h” ünsüzü düşer. İki kelime birbirine bağlanır.
Yazı Dilinde
|
Konuşma dilinde
|
Ye–mek ha–ne
|
Ye–me–ka–ne
|
E–rik ho–şa–fı
|
E–ri–ko–şa–fı
|
4. Eğer
kelimeler arasında durak olursa, kurala uygun olsa da ulama yapılmaz.
Yazı Dilinde
|
Konuşma dilinde
|
İstiyorum, onu göreceğim.
|
İstiyorum, onu göreceğim.
|
Koşuştururken, okulu unuttu.
|
Koşuştururken, okulu unuttu.
|
5. Bazı
durumlarda iki ayrı kelimenin tek heceli olan ilkinde bir ünlü düşer ve iki
kelime birleşir.
Yazı Dilinde
|
Konuşma dilinde
|
Ne i–çin
|
Ni-çin
|
Ne a–sıl
|
Na-sıl
|
Ne ol–du
|
Nol-du
|
Keşanlı Ali
Destanı’nın ilk paragrafında geçen ulamaları tespit ediniz. Ulamaları yapmadan
metni okuduğunuzda telaffuzla ilgili nasıl bir durum ortaya çıkar? Tartışınız.
Ulaştığınız sonuçlardan hareketle telaffuzda ulamanın önemi ile ilgili
çıkarımlarda bulununuz.
ZİLHA —
Ne diyordum efendicağzıma söyleyim. Beni bu eve evladı maneviyatlık aldılar.
Bir çocuğu bir de Şamama’yı gezdiriyorum. İşim o kadar. Şamama, evin köpeği.
Burada medeniyet varmış be! Eskiden ayaklarımı aydan aya yıkardım. Hem de
çorabımı çıkarmadan. Oldu olacak ikisi birden yıkansın diye. Şimdi her gün
banyo yapıyorum.
- diyordu(m e) fendicağzıma
- maneviyatlı (k a) ldılar
- İşi (m o)
- Eskide (n a) yaklarımı
- Ayda (n a) ya
Yukarıdaki
paragraftaki ulamalar bunlardır.
5. Etkinlik
İki öğrenci seçilir.
Keşanlı Ali Destanı metninde Ali ile Zilha arasında geçen diyalog, Ali çok
kibar ve nazik bir ses tonuyla, Zilha sert ve sinirli bir ses tonuyla
öğrenciler tarafından canlandırılır. Ortaya çıkan sonuçtan ve aşağıdaki şemada
verilen örnekten hareketle:
a. Konuşma
esnasında sesin nasıl kullanılması gerektiği,
a.
Doğal bir söyleyişle söylenir.
b. Doğal
söyleyişle yapmacık söyleyişin farkı,
b.
Doğal söyleyişle ifade edilen sözcüklerde anlatılmak ve verilmek istenen ileti
kendini gösterir. Yapmacık olan hemen kendini belli eder ve ileti doğru
anlaşılmaz.
c. Doğal
söyleyişle yapmacık söyleyişin dinleyici üzerindeki etkisi tespit edilerek
tahtaya yazılır.
c.
Doğal söyleyiş her zaman alıcı üzerinde etkilidir.
5. a. Yandaki şiiri
okuyunuz ve telaffuzda zorluk çekilen ses ile kelimeleri tespit ederek tahtaya
yazınız.
a.
Dümbürleyli ve Lümbürleyli sözcüklerinin telaffuz zordur.
b. Tespit
edilen ses ve kelimelerin telaffuzunda neden güçlük çekilmektedir?
b.
Kelimeler hem anlamsız hem seslerin çıkış noktaları birbirinden farklı olarak gözükmektedir.
c. Ulaştığınız
sonuçlardan hareketle seslerin özelliklerini bilmenin, onları doğru ve güzel
telaffuz etmenin önemini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
c.
6.Keşanlı Ali
Destanı’nda geçen aşağıdaki cümlelerde koyu renkle gösterilen “l” ve “k”
seslerini inceleyiniz. Bu seslerin çıkış yerlerinin aynı olup olmadığını tespit
ederek alfabelerin bütün sesleri ifade edip etmeyeceğini belirleyiniz. Sonucu
defterinize yazınız.
6. Çıkış
yerleri aynı değildir. L sesi sert damak ünsüzü olup dilin ucu biraz daha
geride sert damağa değmelidir. K sesi ise yumuşak damak ünsüzü olup dilin arka
tarafı (dil sırtı), yumuşak (art) damakla buluşurken dilin ucu alt dişlere
değmelidir.
Alfabenin
bütün seslerini ifade etmez.
6. Etkinlik
Türkçeyi güzel konuşan
bir kişinin (spiker, diksiyon öğretmeni gibi) konuşması kaset ve CD’den
dinlenir. Bu konuşma diğer insanların konuşmalarıyla karşılaştırılır. Sonuçlar
sözlü olarak ifade edilir.
7. Etkinlik
Keşanlı Ali Destanı
metninde yerel söylenişe göre yazılmış kelimeler tespit edilerek bu kelimeler
yazı dilindeki şekliyle telaffuz edilmeye çalışılır. Buradan hareketle yazı
dilinde kullanılan yazım kuralları ile telaffuzun bütünüyle örtüşüp örtüşmediği
tartışılır. Ortaya çıkan sonuç deftere yazılır.
7. a. Kibarlık
Budalası metninde Felsefe Hocası neden Mösyö Juardain’a seslerin özelliklerini
öğretmektedir?
a. Kibarlık öğretmek
için. Söyleyişi düzgün kişiler genellikle kibar ve efendi kişi olarak
algılanırlar.
b. Buradan
hareketle seslerin çıkış yerlerini bilmekle doğru ve güzel telaffuz
arasında bir ilişki olduğu söylenebilir mi? Tartışınız. Ulaştığınız sonucu
defterinize yazınız.
b. Çıkış yerlerini
bilmek doğru ve güzel telaffuzda etkilidir.
8. Kibarlık
Budalası metninde verilen ve aşağıdaki tabloda gösterilen beş ünlünün söyleniş
özelliklerini dikkate alarak Türkçede bulunan diğer üç ünlüyü ve bu ünlülerin
söyleniş özelliklerini belirleyiniz. Sonuçları aşağıdaki noktalı yerlere
yazınız.
Geniş (Ağız çok açık)Dar
(Ağız az açık)Geniş (Ağız çok açık)Dar (Ağız az açık)
ÜNLÜLER
|
Düz (Dudaklar düz durumda)
|
Yuvarlak (Dudaklar yuvarlak durumda)
|
||
Kalın (Dil geride)
|
a
|
ı
|
o
|
u
|
İnce (Dil ileride)
|
e
|
i
|
ö
|
ü
|
9. Keşanlı
Ali Destanı ve Kibarlık
Budalası metinlerinde geçen “öğrettiğim, tükürükleri, yaklaştırarak, dokunmayacak”
kelimelerindeki ünlüleri yukarıdaki tabloda verilen özelliklerden hareketle
kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık yönüyle gruplandırınız.
9.
Öğrettiğim >
İnce > Düz yuvarlak karışık
tükürükleri,
>İnce > Düz yuvarlak karışık
yaklaştırarak >
Kalın > Düz
dokunmayacak >
Kalın >Düz yuvarlak karışık
10. Keşanlı
Ali Destanı ve Kibarlık
Budalası metinlerinde geçen “lakin, konuşma, lazım, banabaksana” kelimelerindeki “a”
seslerinin ses değerleri aynı mıdır? Buradan hareketle bir alfabede bütün
seslerin gösterilmesinin mümkün olup olmayacağını tartışınız. Sonucu
defterinize yazınız.
10.
Değildir. Bunlar vurgu ve tonlamaya göre kullanıldığı cümleye göre
değişir. Bütün lafabeyi göstermek mümkün değildir.
11.
a. Keşanlı
Ali Destanı’nda Zilha, Kibarlık Budalası’nda Mösyö Juardain
güzel konuşmak için nasıl bir eğitim alırlar?
a. Seslerin çıkış
noktalarına dikkat ederek eğitim alırlar.
b. Zilha’nın ve Mösyö
Juardain’in aldığı eğitimden hareketle bir dilin ses terbiyesi ve konuşma
biçiminin öğretilme yöntemleri ile ilgili neler söylenebilir? Tartışınız.
Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b. Bir dili öğrenmek
için öncelikle o dilde kullanılan sesleri doğru telaffuz etmek gerekir. Bunu
bilmediğimiz zaman yanlış söyleyiş ortaya çıkar.
12. a. Aşağıdaki
parçalarda koyu renkte gösterilen kelimeleri ve bu kelimelerle ilgili bilgileri
inceleyiniz.
b. Bu
kelimelerden ikinci kutucuktaki “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin”
kelimelerini telaffuz özelliklerine dikkat ederek tekrar okuyunuz. Bu okuyuşta
kelimelerin “olmıyacak, dokunmıyacak, üşütmiyesin” şeklinde telaffuz edilip
edilmeyeceğini tartışınız. Buradan hareketle ünlülerle ilgili ses olaylarının
konuşma dilinde telaffuz kusuruna neden olup olmayacağını belirleyiniz.
Telaffuz
kusurlarına neden olurlar. Bu tarz ifadeler bizde konuşma dilinde olsa da
bunları “olmayacak, dokunmayacak, üşütmeyesin” şeklinde konuşmalıyız.
13. Kibarlık
Budalası metninde bazı ünsüzlerin söyleniş özelliği verilmiştir. Siz de aşağıdaki
tablodan hareketle Kibarlık
Budalası metnindeki gibi Türkçede bulunan diğer ünsüzlerin söyleniş özelliklerini
belirleyiniz.
Ünsüzlerin
Sınıflandırılması
Ünsüzler ağız
boşluğundaki boğumlandığı yere (çıkak), sürekli söylenip söylenemediğine ve
yumuşak (ötümlü) ve sert (ötümsüz) oluşlarına göre sınıflandırılır.
a. Boğumlanmalarına
(çıkak) göre:
Dudak ünsüzleri: Dudakların birbirine
dokunmasıyla çıkar: b, m, p
Diş-dudak ünsüzleri: Üst dişlerin alt
dudağa dokunmasıyla çıkar: f, v
Diş ünsüzleri: Dil ucunun üst dişlere
yaklaşmasıyla veya dokunmasıyla çıkar. c, ç,
d, j, l, n, r, s, ş, t, z
Damak ünsüzleri: Dilin orta kısmının ön
damağa ya da dil kökünün art damağa yaklaşmasıyla çıkar. g, ğ,
k, y
Gırtlak
ünsüzleri: Bu ses, ciğerlerden gelen havanın ses tellerine çarpmasından ve ağızda hiç
bir engele uğramadan çıkmasıyla oluşur. Türkçede gırtlak ünsüzü olarak sadece h
sesi vardır.
b. Sürekli söylenip
söylenmeyeceğine göre:
Ünsüzlerin söylenirken
ses yolunun kapanmasına veya sürekli açık olmasına göre sınıflandırılmasıdır.
Ünsüzler söylenirken ses yolu kapanıyorsa süreksiz, sürekli açık kalıyorsa
sürekli ünsüzler adını alır. Bunu belirlemek için ünsüzün başına bir ünlü
getirilir. Ak, süt, iç seslerini söylerken ses yolu tıkanmaktadır. Özzzzzzzzz,
elllllllll, offffff seslerini söylerken ses yolu açık kalmaktadır. Bu
özelliğine göre ünsüzler ikiye ayrılır:
Sürekli ünsüzler: f, ğ,
h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z
Süreksiz ünsüzler: b, c,
ç, d, g, k, p, t
c. Yumuşak ve sert
oluşlarına göre:
Ünsüzler ses
tellerinde titreşime uğrayıp uğramadığına göre yumuşak (tonlu) ve sert (tonsuz)
olmak üzere ikiye ayrılır.
Yumuşak ünsüzler: Ses tellerinin
titreşmesiyle oluşan ünsüzlerdir. b, c,
d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z
Sert ünsüzler: Ses telleri
titreşmeden oluşan ünsüzlerdir. ç, f,
h, k, p, s, ş, t
14. a. Keşanlı
Ali Destanı metninden alınan aşağıdaki cümlelerde geçen altı
çizili kelimelerdeki “k, g” ünsüzlerinin ses değerleri aynı mıdır? Sözlü
olarak ifade ediniz.
a.
Değildir. Çıkış noktaları aynı olsa da ses değerleri aynı değildir.
b. Buradan
hareketle yazı dilindeki bir işaretle (harf, gösterge) konuşma dilindeki farklı
seslerin gösterilebildiği söylenebilir mi? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak
ifade ediniz.
b. Söylenebilir.
Yukarıdaki çizimde
Mösyö Juardain ile Zilha birbirleriyle konuşturulmuştur. Bu diyalogda Mösyö
Juardain tekerlemeyi söylerken “p, r, z, l,” seslerinin telaffuzunda
zorlanmaktadır. Bu seslerin hangi özelliğinden dolayı Mösyö Juardain’in
telaffuzda güçlük çektiğini tartışınız. Ulaştığınız sonuca göre seslerin hangi
durumda telaffuzu güçleştirdiğini belirleyiniz.
“p, r,
z, l,” sesleri çıkış noktaları farklı olunca söylemekte zorlanılmaktadır. Çıkış
noktası (boğumlanma) farklı olan sesleri insanlar çıkarmakta zorlanırlar.
Boğumlanma noktaları aynı olursa sorun olmaz.
8. Etkinlik
“Kırktırdım,
koşullaştırılmıştık, çürütücülerde” kelimelerinde olduğu gibi aynı sesin
tekrarlandığı sözlerin kulağa hoş gelip gelmediğini tartışınız. Sonuçları sözlü
olarak ifade ediniz.
16. Aşağıdaki
tekerlemeleri okuyarak söyleyişi bozan sesleri bulunuz ve söyleyişin bozulma
nedenlerini belirtiniz.
16.
ü,z,m,l sesleri söyleyişi zorlaştırmaktadır. Yine boğumlanma noktalarının
farklı olmasıdır.
17. Keşanlı
Ali Destanı metninde Zilha ve Kibarlık
Budalası metninde Mösyö Juardain neden güzel konuşmak için ders alıyorlar? Güzel ve
doğru konuşma kişiye neler kazandırır? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde
tahtaya yazınız.
17.
Toplumda güzel konuşan itibar ve saygınlık kazanır.
9. Etkinlik
İki öğrenci seçilir.
a. Birinci öğrenci tarafından Kibarlık
Budalası metninden alınan ve aynı kelimeler kullanılarak oluşturulan aşağıdaki beş
cümle, hep aynı tonda duraklamadan okunur.
b. İkinci öğrenci
tarafından bu cümleler anlamları dikkate alınarak farklı tonlamalarla vurgulu
ve duraklamalara dikkat edilerek okunur.
c. Bu iki okunuştan
hangisinin güzel olduğu ve metnin anlamını tam yansıttığı belirlenir.
ç. Metnin anlamını tam
olarak yansıtan okunuşta nerelerde farklı tonlamalar, nerelerde duraklamalar
yapıldığı tespit edilir.
d. Ortaya çıkan
sonuçtan hareketle vurgu, tonlama ve duraklamanın önemi ile ilgili çıkarımlarda
bulunulur.
Birincisi
sizin söylediğiniz şekle koyarız: “Güzel Markiz, güzel gözlerinizin gönlüme
saldığı aşk beni öldürüyor. Yahut: Gönlüme saldığı aşk beni oldürüyor, güzel
Markiz, güzel gözlerinizin. Yahut: Güzel gözlerinizin gönlüme saldığı aşk,
güzel Markiz beni öldürüyor. Yahut: Öldürüyor, güzel Markiz, güzel gözlerinizin
gönlüme saldığı aşk beni. Yahut da: Beni, güzel gözlerinizin öldürüyor güzel
Markiz, gönlüme saldığı aşk.
Anlama – Yorumlama
1. Aşağıdaki şemayı
ses-telaffuz ilişkisi etrafında yorumlayınız.
1. Dil
göstergelerinin oluşturan harflerin boğumlanma noktalarına dikkat edilmediğinde
telaffuz kusuru olur fakat dikkat edildiğinde böyle bir sorunla karşılaşılmaz.
2. Doğru, etkili ve
güzel bir şekilde konuşabilmek için nelere dikkat etmelisiniz?
2.
Dildeki seslerin boğumlanma noktalarına dikkat etmeli, vurgu ve tonlamalara
dikkat etmeliyiz.
3. Aşağıdaki şiiri,
şiirin tonlama ve duraklama özelliklerine göre okuyarak tonlama ve
duraklamaların anlamla ilişkisini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade
ediniz.
3.
Anlam ilişkisi vardır. Özellikle şiirde vur ha vur gibi ifadelerin tonlama ve
duraklamalara dikkat edilmeden okunması şiirde ahengin kaybolmasına neden olur.
4. Yanda verilen, herhangi
bir cümledeki anlaşılırlık ile boğumlama arasındaki ilişkiyi gösteren grafiği
yorumlayınız.
4.
İletişimde anlaşılırlığın olması için boğumlanma kusurunun olmaması lazım.
10. Etkinlik
Aşağıdaki şiir ezgiyle
ya da normal şekilde okunur. Şiir okunurken ne gibi telaffuz zorlukları
çekildiği, bunların
nasıl giderildiği
tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki
seçeneklerden hangisinde bilgi yanlışı söz konusudur?
A) Türkçede dört
kalın, dört ince toplam sekiz ünlü vardır.
B) “Ö” ünlüsü ince-yuvarlak
özellikler taşır.
C) Ünlü daralması ses
olayı telaffuz kusuruna neden olabilir.
D) “Ü” ünlüsü
kalın-yuvarlak özellikler taşır.
E) Türkçede “a” sesi
kullanılışa göre farklı ses değerleri kazanmasına karşın sadece “a” göstergesi
ile ifade edilir.
CEVAP: D
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
“Bana sökmez böyle
kibar ağızları.” cümlesindeki “kibar ağızları” kelimelerinde KONUŞMA(TELAFFUZ)bulunmaktadır.
“Sen oku, çok güzel
okuyorsun.” cümlesindeki kelimelerde vurgu sırasıyla şu eklerdedir: o-KU ,
gü-ZEL, oku-YOR “
İlahi… madam/
Hadi… sesi… duydu/ burnu… da… gıdıklandı/ O… duruşun… niye/ ” cümlelerinde şeklinde
duraklama yapılır. (Duraklama yapılacak yere “/” işaretini koyunuz.)
3. Aşağıdaki
seslerle bu seslerin özelliklerini doğru şekilde eşleştiriniz.
diş ünsüzü
|
z, s, r, l, n
|
damak ünsüzü
|
g, ğ, k, y
|
dudak ünsüzü
|
m, b, p
|
dar-ince- yuvarlak ünlü
|
ü
|
geniş-kalın- yuvarlak ünlü
|
o
|
dar-ince- düz ünlü
|
i
|
4. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yazı dilindeki bir
işaretle konuşma dilindeki farklı sesler gösterilebilir. (
D )
Bir cümlede veya
birbirini takip eden cümlelerde aynı seslerin art arda tekrarı anlatımın
bozulmasına neden olur. ( D )
Yazım kurallarıyla
telaffuz bütünüyle örtüşür. ( D )
5. Dili
etkili, güzel ve doğru kullanmanın önemi nedir?
9.Sınıf Dil ve Anlatım Kitabı
3.Ünite Sonu Değerlendirme Soru ve Cevapları (Sayfa 69,70)
Ünite Sonu Ölçme –
Değerlendirme
PENALTI SIRASINDA
KALECİNİN KORKUSU
Değilmiki spor, toplum yaşamın da en
önde bir ilgi alanı; öyleyse herzaman yaşamla övür olmak zorunda olan
edebiyatda ona el atacak. Atıyorda zaten. Değme yazarların bazı yapıtlarının
spor terminolojisinden alınmış adlar taşıması rastlantı değil.
…
Haldun TANER
1. Yukarıdaki metinde
yanlış yazılmış kelimeleri tespit ederek bu kelimelerin doğru şeklini yazınız.
1.
Değil mi ki spor, toplum yaşamında en önde bir ilgi alanı; öyleyse her zaman
yaşamla övür olmak zorunda olan edebiyat da ona el atacak. Atıyor da zaten.
Değme yazarların bazı yapıtlarının spor terminolojisinden alınmış adlar
taşıması rastlantı değil.
2. Yukarıdaki metnin
son cümlesindeki kelimelerde vurgunun kelimenin hangi hecesinde gerçekleştiğini
belirleyerek defterinize yazınız.
2.
“Genç kız etrafına baktı. Bu müstesna
günün gönlüne çöken
azametinden silkinmek, kurtulmakistiyordu. Hatta aynı azamet,
bütün cihana hâkim olmuş gibi idi. Neydi bu konuşacakmış gibi hisli
tabiat. Kalbe ürperti veren bu
muhteşem dekorda, kim ne derse desin bir kahredici güzelliğin hâkim sesi
vardı. Bir güzellik, bir aşk güzelliği.”
Samiha AYVERDİ
3. Yukarıda altı
çizili kelimelerde görülen ses olaylarını sebepleriyle birlikte açıklayınız.
3.
bak+dı> baktı
> Ünsüz Benzeşmesi
gönül+üne >
gönlüne > Ünlü Düşmesi
iste+yor+idi >
istiyordu > Ünlü Daralması ve Ünlü Düşmesi
kalp+e > kalbe >
Ünsüz Benzeşmesi
kahır+et+ici >
kahredici > Ünlü Düşmesi ve Ünsüz Yumuşaması
güzellik+in >
güzelliğin > Ünsüz Yumuşaması
4. Yukarıdaki parçadan
alınan “Bu müstesna günün gönlüne çöken azametinden silkinmek, kurtulmak
istiyordu.” cümlesindeki kelimeleri kalınlık-incelik uyumuna göre inceleyiniz.
4.
Bu=
Aranmaz
müstesna=Uymamış kalın
ve ince var.
günün = Hepsi
ince ve uymuş.
gönlüne = Hepsi ince
ve uymuş.
çöken= Hepsi ince ve
uymuş.
azametinden= Uymamış
kalın ve ince var.
silkinmek= Hepsi ince
ve uymuş.
kurtulmak= Hepsi kalın
ve uymuş.
istiyordu= Uymamış
kalın ve ince var.
5. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
- Ünlüler söylenişlerine göre farklı ses değerleri kazanırlar. Bu ses değerlerinin alfabedeki işaretlerle gösterilmesi mümkün değildir. ( Y )
- Türkçede, vurgunun anlamı belirlemek gibi bir özelliği olduğu söylenemez. ( Y )
- Bir cümlede veya birbirini takip eden cümlelerde aynı seslerin art arda tekrarı anlatımın bozulmasına sebep olur. ( D )
6. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
- Türkçede sonunda ç, f, h, k, p, s, ş, t ünsüzleri bulunan kelimeler “c, d, g” ünsüzleriyle başlayan bir ek aldığı zaman ekin başındaki ÜNSÜZ sertleşerek “ç, t, k” olur. Bu olaya ÜNSÜZ SERTELEŞMESİ (ÜNSÜZ BENZEŞMESİ) denir.
- Türkçede “a,e” ünlüsü ile biten fiillerin şimdiki zaman çekimlerinde, söylenişte ve yazılışta “a” ünlüsü “ı,u”;“e” ünlüsü “i,ü” olur. Bu ses olayına ÜNLÜ DARALMASI denir.
7.
İstanbul’u
dinliyorum gözlerim kapalı,
Önce hafiften rüzgâr
esiyor,
Yavaş yavaş
sallanıyor,
Yapraklar ağaçlarda.
Yukarıda parantezlerle
belirtilen yerlere sırasıyla aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangileri
getirilmelidir?
A) Ünlü
Daralması-Ünsüz Benzeşmesi
B) Ünsüz
Yumuşaması-Ünlü Düşmesi
C) Ünlü
Daralması-Ünsüz Yumuşaması
D) Ünsüz
Yumuşaması-Ünsüz Yumuşaması
E) Ünlü Daralması-Ünlü
Düşmesi
CEVAP: Yukarıda
parantezle belirtilen bir bölüm yok ama ses olayları sadece dinliyorum ve
hafiften sözcüklerinde olduğu doğru cevabın A olduğunu düşünüyoruz.
8. Aşağıdaki
sözcüklerden hangisi ünlüyle başlayan bir ek aldığında bir ses olayı meydana
gelmez?
A) sabır
B) geçit
C) top
D) dolap
E) kara
CEVAP:C Sayfa 72 ile Sayfa 76 Arası Cevaplar
B. KELİMEDE ANLAM
1. KELİMEDE ANLAM VE KAVRAM
1. “Gözlerinden
yaşlar boşalan bir kişinin” bu davranışı kaç farklı şekilde algılanabilir?
1. Sevinçten, üzüntüden veya stresten de
olabilir.
2. Yandaki cümlede
“iyi, kötü, fena” kelimelerinin tercih edilmesiyle cümlenin anlamında ne gibi
bir durum ortaya çıkar?
2. Kullanılan kelimeler farklı olsa da cümle içinde
anlatılmak istenilen kavram aynıdır. Aynı durum anlatılmak istenmiştir.
3. Türkçedeki
“yüksük” kelimesinin Almancada “parmak şapkası” anlamına gelen “fingerhut”
şeklinde, “nasır” kelimesinin Almancada “tavuk gözü” anlamına gelen
“hühnerauge” şeklinde, “gonca, sivilce ve düğme” kelimelerinin Fransızcada “atmak,
kovmak” anlamına gelen “houton” şeklinde olması anlam-varlık ilişkisi hakkında
neler düşündürür? Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Her dil kullandığı kelimeleri kendi dilindeki
özellikleriyle ya da kullanılan nesnenin özelliğiyle ilişkilendirir. Mesela biz
yumru olduğu için yumurta derken Farsçada içinden kuş çıktığı tahm ü mürg
denilmektedir. Bu da kullanılan nesne o dildeki bir anlam ve varlık
ilişkisi kurularak verilir.
İnceleme
1.
Metin
SEBİL VE GÜVERCİNLER
1. Okuduğunuz Sebil
ve Güvercinler şiirinin bir dil ürünü olarak ortaya çıkmasını sağlayan
unsurlar aşağıda gösterilmiştir. Buna göre bu dil ürününün ortaya çıkmasında
kullanılan anlamlı en küçük parça nedir?
1. Dilin anlamlı en küçük parçası sestir. Seslerin heceler,
hecelerden kelime, kelimelerden cümle, cümlelerden paragraf, paragraflardan
metin, metinlerin bir araya gelmesinden dil oluşur.
2. a. Sebil ve
Güvercinler şiirinde geçen kelimeler aşağıda alfabe sırasına göre
yazılmıştır. Bu kelimelerin ayrı ayrı taşıdıkları anlam değerleriyleSebil ve
Güvercinler şiirinde bir arada kullanıldıkları zaman kazandıkları anlam
değerleri arasında fark var mıdır? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade
ediniz.
a. Bu kelimeleri tabloda okuduğumuz zaman bir anlam ifade
etmez. Sadece bu kelimeler bir araya geldikleri ve düzenli şekilde cümle
kurulduğu zaman anlamlı olurlar.
b. Sebil
ve Güvercinler şiirini okurken her kelimeyi (göstergeyi) şiirin bütün
anlamından soyutlayarak ele alabilir misiniz? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Soyutlamayız. Çünkü kelimeler içinde bulunduğu bağlamla
başka bir anlam ifade edebilirler.
c. Sebil
ve Güvercinler şiirindeki kelimeleri aşağıdaki gibi bir anlam birimi
olarak düşünüp bu birimler arasındaki anlam ilişkisini de dikkate alırsak “döküldü”
kelimesinin yerine “indi”, “bembeyaz” kelimesinin yerine “çok beyaz”
kelimelerini kullanabilir misiniz? Neden? Ulaştığınız sonuçlardan hareketle
anlam birimlerinin rolü ve değeri ile ilgili çıkarımlarda bulununuz.
c. Cümle içinde bu şekilde kullanılabilir. Çünkü dilde
kullanılan kavramların tek ismi yoktur. Ceylan,gazal, ahu, maral gibi
sözcüklerin hepsi aynı hayvanı nitelerler ve bunları birbirinin yerine
kullanabiliriz ama bembeyaz yerine çok beyaz sözcüğünü kullanırsak şiirin
ahengini ve ritmini bozmuş oluruz.
3. a. Aşağıdaki
şemada ve çizimlerde Sebil ve Güvercinler şiirinde geçen “güvercin”
kelimesinin (göstergesinin) zihinde nasıl anlam kazandığı ifade edilmiştir.
Buna göre “güvercin” kelimesinin nasıl anlamlandırıldığını belirleyiniz.
a. Bir kelime söylendiğinde onunla ilgili aklıma ilk önce
kavram gelir yani gösterilen gelir daha sonra ise ses imgesi olan gösterge
gelir ve ikisi bütünleşerek varlığın gösterilen ve göstereni birleşir.
b. Siz de şiirde
geçen “çöl, içmek” kelimelerinin nasıl anlamlandırıldığını söyleyiniz.
b.
Ç-Ö-L
: Kumlu, susuz ve ıssız geniş arazi, sahra, badiye
İ-Ç-M-E-K: Bir sıvıyı ağza alıp yutmak
4. Yukarıdaki şemada
ve çizimlerde “güvercin” kavramı anlamlandırılırken “gösteren” veya
“gösterilenden” bir tanesinin kullanılmaması anlamlandırmaya ne gibi bir etki
yapar? Tartışınız. Sonucu tahtaya yazınız.
4. Olumsuz şekilde yansır. Çünkü her ikisinin de bir arada
kullanılması gerekir. KOL derken herkesin aklına omuz başından parmak ucuna
kadar olan bölüm gelirken hemen kendi kolumuzu da işin içine katarız ve
değerlendiriz. Özellikle ilk defa duyduğumuz kelimelerde bu gösterge ve
gösterilen ilişkisini yapmakta zorlanırız ve başkasından yardım istemek
durumunda kalırız.
5. Sebil
ve Güvercinler şiirinde geçen bir varlığın kavramlaştırılma süreci aşağıda
gösterilmiştir. Şemada verilen süreci dikkate alarak kavramlaştırmanın nasıl
gerçekleştiğini açıklayınız. Sebil ve Güvercinlerşiirinde geçen başka
varlıkların ve eylemlerin kavramlaştırılmasına örnekler veriniz.
5. Her varlığın insan aklında yer aldığı ilk anlamı varken
bunun yanında o kavramın başka özellikleri de vardır. Kuş sadece uçan bir
hayvan değil bunun yanında şemada olduğu başka özellikleri de vardır.
Örnek olarak da BABA kelimesi ile insan zihninde hemen herkesin kendi babası
gelirken bu BABA iş yerinde çalışan, cins olarak bir erkek, TC vatandaşı gibi
bir çok özelliği de yanında bulundurur. Onun için he kavrama bir isim
verilirken onun sadece bir özelliği de birden fazla özelliği vardır.
2. Metin
SEVGİ ÜZERİNE SÖZLER
3.
Metin
MERDİVEN
4.
Metin
YAN ANLAM
6.
a. Sevgi Üzerine Sözler, Merdiven ve Yan
Anlam metinlerinden hangisi imge, hangisi kavram, hangisi terim üzerine
kurulmuştur? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
a.
Çok
anlamlılık kelimesi terim anlam
Şiirdeki merdiven hayatı temsil ettiği için imge
Sevgi sözcüğü ise kavram olarak karşımıza çıkar.
b. Sanat
metinleri imge, ilmî metinler terim, düşünce metinleri ve felsefi metinler
kavram üzerine kurulduğuna göre Sevgi Üzerine Sözler,
Merdiven ve Yan Anlam metinlerinin hangi gruba girdiğini
belirleyiniz.
b.
Merdiven=
İmge
Sevgi Üzerine Sözler = Düşünce ve felsefi metinler
Yan Anlam= İlmi metinler
c.
Kavram üzerine kurulan metnin diğer metin türlerinden farklılıklarını
belirleyiniz.
c. Kavram üzerine kurulan metinlerde kelimeler temel anlamıyla
kullanılırken düşünce ve imge metinlerinde temel anlamın dışında kullanılır.
7. a. Aşağıda
eş ve yakın anlamlı kelimeler alt alta yazılmış, daha sonra bu dizideki
kelimelerden her biri duruma ve bağlama göre cümle içerisinde kullanılmıştır.
Buna göre bu kelimelerin hepsini birden, bir cümle içinde kullanmak mümkün
müdür? Neden? Tartışınız. Sonucu defterinize yazınız.
a. Hepsi cümle içinde kullanılamaz. Cümlenin duruluk
(Sözcüğün gereksiz kullanımı ) ilkesine aykırı olur ve anlatım bozukluğu
meydana gelir. Böyle kullanılsa da çok saçma bir cümle olur.
b. Duruma ve
bağlama göre kelime kullanmanın anlam oluşturmadaki önemi ile ilgili
çıkarımlarda bulununuz.
b. Kelimelerin birden fazla anlamı vardır ve bunların
kullanıldığı cümleye göre yani bağlama göre başka şeyler ifade ederler. Mesela
ağız kelimesi kullanıldığı cümleye göre başka anlamlar ifade eder.
Bütün bebekler buldukları şeyleri ağızlarına
alırlar. (Temel)
Sizi yolunda ağzında otobüsle
bekliyorum. (Yan)
Çuvalın ağzını tutar mısın ? (Yan )
Düzgün konuş, lütfen ağzını bozma. (Mecaz)
c. Aşağıdaki şemadan
hareketle dilde kelimelerin anlamı oluşturma bakımından ne şekilde
gruplandığını ve bu gruplar arasındaki ilişkiyi belirleyiniz.
c. Kelimeler ya yan yana gelerek bir anlam ifade
ederken bir de eş ve yakın anlamlı kelimelerin kendi aralarında bir dizi
oluşturması ile oluşur.
8. a. Ahmet
Hâşim Merdiven şiirinin ilk dizesinde bulunan “ağır ağır”
kelimelerinin yerine yanda verilen kelimelerden birini ya da aynı anda
birkaçını kullanabilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
a. Hepsi bir cümle birini kullanırsak yeterli olur ama
bunlardan birkaçını kullanırsa daha önce de dediğimiz gibi Cümlenin duruluk
(Sözcüğün gereksiz kullanımı ) ilkesine aykırı olur ve anlatım bozukluğu
meydana gelir. Böyle kullanılsa da çok saçma bir cümle olur.
b. Ahmet Hâşim’in
şiirini yazarken “ağır ağır” kelimelerini seçmesinde bağlamın önemini
tartışınız. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle kelimelerin anlam oluşturmada
birbiriyle ilişkisini belirleyiniz.
b. Ağır ağır sözcüğü için bağlam önemlidir. Kullanıldığı
cümleye göre ağır ağır kelimesi bir anlam ifade eder.
1. Etkinlik
Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup Sevgi Üzerine
Sözler metnindeki somut anlamlı, ikinci grup soyut anlamlı kelimeleri
bulur. Grup sözcüleri somut ve soyut anlamlı kelimeleri tahtaya yazdıktan sonra
bu kelimelerin metindeki işlevleri tartışılır. Sonuçlar tahtaya yazılır.
Anlama
– Yorumlama
1. Aşağıdaki şemadan
hareketle anlamlandırmada gönderge ve gösterge arasındaki ilişkiyi tartışınız.
Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
1. Kelimelerin zihinde anlam ifade edebilmesi için gönderen
ve gönderilenin bir arada kullanılması gerekir. Tek başına zihinde o kavramı
yansıtmaz.
2. Aşağıda verilen
“kelime-düşünce-simge” kavramları arasındaki ilişkiyi “Kelime; nesne, olay,
duygu ve düşüncelerin simgesidir.” düşüncesi etrafında tartışınız. Sonuçları
sözlü olarak ifade ediniz.
2.Önce kelime söylenir, insanın zihninde ve düşünce kavram
gelir ve daha sonra da o kelime simgesi olan göstergeler ortaya konur.
3. Çevrenizde
bulunan bir varlığın anlamlandırılma ve kavramlaştırılma sürecini açıklayınız.
3.
2. Etkinlik
“Baba” kelimesinin aynı ve yakın anlamları alt alta yazılarak cümle
içinde kullanılır. Bu cümlelerde kullanılan kelimelerin tercih edilme nedenleri
sorulur. Duruma ve bağlama göre kelime kullanmanın anlam oluşturmadaki önemi
tartışılır. Sonuçlar deftere yazılır.
Ölçme –
Değerlendirme
1.
Aşağıdakilerden hangisi felsefi yazı veya düşünce yazısından alınmış bir cümle
olabilir?
A) “Ahlak” kavramı
insanoğlu var olduğu günden beri zihinleri meşgul etmektedir.
B) Hece ölçüsü daha çok türkülerde kullanılmıştır.
C) Sonsuz kızıl ufkun derinliğinde sanki kaybolmuştum.
D) Savaş ve yiğitlik üzerine söylenmiş koşmalara
koçaklama denir.
E) Ne benden kaçan gün ne beni kovalayan gece beni
bahtiyar etti.
CEVAP: A
2. Aşağıdaki
cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
SES dilin anlamlı en küçük birimidir.
KAVRAM felsefi yazıların ve düşünce
yazılarının hareket noktasıdır.
SEMBOL anlamlı kelimeler beş duyu organı ile
algılanabilirken İMGE anlamlı kelimeler beş du organından herhangi
bir tanesi ile algılanamaz.
3. Aşağıdaki
cümlelerin karşısına yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Anlamlandırmada kavram bir yönüyle ses imgesine diğer
yönüyle göndergeye bağlıdır. ( D )
Kelime, gerektiği zaman birbirinden ayrılabilen gösteren ve
gösterilenden oluşur. ( Y )
Var olandan hareketle gerçekleştirilen soyutlamaya
kavramlaştırma denir. ( D )
4. Aşağıdaki altı
çizili kelimeleri soyut ve somut anlamlı olmalarına göre eşleştiriniz.
Sesler geliyor derinlerden, duysanıza!
|
Somut
|
Bir ışık göründü uzaklardan.
|
Somut
|
Rüyalarımı süsleyen bir sendin.
|
Soyut
|
Hasret kaldım, gözlerinin rengine
|
Soyut
|
5. “Sözcüğün anlamı onun dil içindeki kullanımıdır.”
cümlesinde anlatılmak istenen nedir?
Bu cümleyle
sözcüklerin cümlede kullanıldıkları yere göre (bağlama) göre anlam kazandıkları
anlatılmaktadır.Sayfa 77 ile Sayfa 83 Arası Cevaplar
Kelimelerin
Farklı Anlamda Kullanımı
Hazırlık
1. Yukarıda Karagöz’ün Kanlı
Kavak oyunundan bir parça verilmiştir. Karagöz, Hacivat’ın “Sen davul
çalmasını bilir misin?” sorusunu neden yanlış anlamıştır?
1. Çalmak kelimesinin kullanıldığı
bağlamda düşünmeyip gerçek anlamında değerlendirdiği için yanlış anlaşılmıştır.
2. “Çal-” fiilini tek başına
düşündüğünüzde ilk olarak hangi anlamı aklınıza gelir? “Çal-” fiilini farklı
anlamlara gelecek şekilde cümlede kullanınız.
2. Çal-= Başkasının malını gizlice almak,
hırsızlık etmek, aşırmak olarak aklımıza gelir.
§
Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu.
§
Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini
kaybetmiştir.
§
Ekmeğin üzerine yağ çaldı.
§
Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın
dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi.
§
Evin tozunu çalmak gerekir.
3. “Göz” kelimesinin
başlangıçta yalnızca insanın görme organını düşündürürken zamanla “kaynak (su),
bölme, ağacın tomurcuklu yeri, nazar” gibi anlamlar yerine de kullanılması,
kelimenin anlamı ile ilgili size neyi düşündürür?
3. Kelimenin faklı bağlamlarda çok anlamlı
olduğunu gösterir. Her kelime bu kadar çok anlam sahiptir, bazı kelimelerin tek
anlamı vardır.
4. “Kızla delikanlı lale zamanı
buluştular.” ve “Kızla delikanlı domates zamanı buluştular.” cümlelerinin
uyandıracağı duygu değeri arasında nasıl bir fark olduğunu söyleyiniz.
4. Birinde duygusal bir kelime ifade
ederken diğeri mizahi ifade sezilmektedir.
1.
Metin
MERDİVEN
1. “Çabuk çabuk çıkıyorum merdivenlerden.
Ben çıkarken ağır ağır inenbiriyle karşılaşıyorum.”
Merdiven metninden alınan
yukarıdaki cümlelerde altı çizili olan “çıkıyorum” ve “inen” kelimelerinin
aklınıza gelen ilk anlamını ve bu cümlelerdeki anlamlarını söyleyiniz.
1. Çıkmak sözcüğü içeriden dışarıya varmak, gitmek anlamında , inmek
fiili ise yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek şeklinde insanın
aklına gelmektedir ki çıkmak sözcüğünde yürümek anlamında kullanılmışken
diğerinde kendi anlamında kullanılmıştır.
2 a. Merdiven metninde
geçen “Çabuk çabuk çıkıyorummerdivenlerden.” ve “Ben çıkarken ağır
ağır inen biriyle karşılaşıyorum.” cümlelerindeki “çıkıyorum”
ve “inen” kelimeleri değiştirilmeden farklı anlama gelecek şekilde aşağıdaki cümlelerde
kullanılmıştır. “Çıkıyorum” ve “inen” kelimelerinin bu kullanımlarda kazandığı
yan anlamların (Bu cümleler dışında çıkmak kelimesi Türk Dil Kurumunun Türkçe
Sözlük’ünde elli altı, inmek kelimesi üç farklı anlamda daha kullanılır.) sözlü
ve yazılı iletişimde ne gibi etkileri olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler
hâlinde tahtaya yazınız.
a. Bu kadar çeşitli olması kelimelerin
taşıdığı anlam zenginliği ile ifade edilir. Yazılı ve sözlü iletişimde zaman
zaman yanlış anlaşılmalara neden olsa da kullanıldığı bağlamlar çok iyi
bilindiği zaman dilimizin zenginliği kullanılmış olur.
b. Türkçede “çık-” kelimesi elli
yedi değil de sadece bir anlama gelecek şekilde kullanılsaydı yazılı ve sözlü
anlatımda nasıl bir durum ortaya çıkardı? Sözlü olarak ifade ediniz.
b. Tek anlamlı olsaydı yanlış anlaşılmalar
olmazdı ve herkes o kelimeyi sadece bir bağlamda kullanacağı için sıkıntı
olmazdı.
c. Gündelik hayatta “çık-” fiilinin
bütün bu yan anlamlarını herkesin kullandığı söylenebilir mi? Buna göre konuşan
ve dinleyenin durumu, dil seviyesi, eğitimi, kültürel birikimi ile yan anlam
arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
c. Yan anlamları herkes kullanamaz.
Dilimizde bu zenginlikleri ancak bilgili, kültürlü ve okuyan insanlar
kullanabilir.
3. a. 2. soruda verilen “çıkıyorum”
ve “inen” kelimelerinin anlamlarıyla bu kelimelerin temel anlamları arasında
nasıl bir ilişki olduğunu söyleyiniz.
a.
b. Aşağıdaki şemadan hareketle yan
anlamı açıklayarak yan anlamın temel anlamla ilişkisini belirleyiniz.
b. Yan anlam gerçek anlama işlev ve biçim
akımından benzerliği ifade eder.
4. Aşağıdaki çizimlerde gösterilen farklı
kullanım alanlarına baktığımızda “çıkmak” kelimesinin kazandığı anlamları nasıl
değerlendirebiliriz? Sözlü olarak ifade ediniz.
4. Yukarıda da dediğimiz gibi yan anlam gerçek (ilk-temel) anlama işlev ve biçim akımından
benzerliği ifade eder.
2.
Metin
MANEVRA
5. a. Manevra metninden
alınan aşağıdaki cümlelerde bir kelimenin temel anlamı dışında kazandığı yan anlam
ve mecaz anlam gösterilmiştir. Buradan hareketle mecaz anlamla ilgili neler
söylenebilir?
a. Sözcüğün temel anlamıyla doğrudan
örtüşmeyen, yani gerçek anlamından koparak cümle içinde kazandığı yeni
anlamdır.
b. Siz de “çök-” fiilini bu cümledeki
anlamından farklı anlam değeriyle mecaz anlamda kullanınız.
b. Geceleri bazen öyle bir sessizlik
çöküyor ki muharebenin bu yerlerde olduğuna insanın inanamayacağı geliyor
6. Manevra adlı metinden
alınan aşağıdaki cümlede altı çizili olan “patlayacak” kelimesinin nasıl bir
anlam ilişkisi ile mecaz yapıldığı gösterilmiştir. İstiare (eğretileme) de
denen bu anlam ilişkisi ile yapılan mecazı açıklayarak Manevra metninden
istiareye örnekler bulunuz.
6. Benzetme amacı güdülmeden yeni anlam
değeri taşımasıyla oluşturulmuştur. Homurdanmak sözü rüzgarın esmesi olarak
mecazi ifade edilmiştir.
7. Aşağıdaki cümlede, altı çizili “Ağları
kesin!” ifadesinde mecazı mürselin (ad aktarması) nasıl oluştuğu gösterilmiştir.
Buradan hareketle mecazı mürsele Manevraadlı metinden başka
örnekler bulunuz.
7. Aralarında bir benzerlik olmaksızın, bir varlığın adının değişik ilgiler
kurarak başka bir varlığın adının yerine kullanılmasıdır. Bir varlığın adının
başka bir varlığın adını çağrıştırması da diyebiliriz.
8. “Susan deniz fırtınayı
bekliyordu.”
Manevra metninden alınan bu
cümlede, altı çizili “susan” kelimesindeki mecaz aşağıda gösterilmiştir.
Teşhis (kişileştirme) de denen bu tür mecazlara Manevra metninden
örnekler veriniz.
8.
Deniz homurdanmaz,
insan homurdanır.
Yelken makaraları hırıldadı derken makara hırıldamaz, insan hırıldar.
9. Manevrametninde geçen
“keşişleme, arma, alabanda” kelimelerini günlük hayatta kullanıyor musunuz?
Hangi meslek grubu özellikle bu kelimeleri kullanıyor olabilir? Buradan
hareketle “keşişleme, arma, alabanda” kelimeleri ile ilgili neler söylenebilir?
9. Bilim, sanat, meslek, spor dallarıyla
ilgili kavramları karşılayan sözcükler terim anlamlıdır.
Dolayısıyla buradaki sözcükler terim anlamlıdır.
10. Yukarıda tespit ettiğiniz terim
anlamlı kelimeleri farklı cümlelerde kullanınız. Bu cümlelerde terim anlamlı
kelimelerin anlamları, yan anlam ve mecaz anlamlı kelimeler gibi ilk anlamından
uzaklaşıp değişmiş midir? Sözlü olarak ifade ediniz.
10. Terim anlamlı sözcüklerden kimileri temel anlamlarıyla
kimileriyse yan anlamlarıyla terimdir.
1. Etkinlik
Öğrenciler kendi ilgi alanlarıyla ilgili
terimleri ve bu terimlerin ne anlama geldiğini söylerler.
11. a. Cevat Şakir
KABAAĞAÇLI’nın Manevra hikâyesini yazarken kullandığı bazı
kelime ve kelime grupları aşağıda verilmiştir. Bu kelimeler sizde nasıl bir
etki bırakmaktadır?
a. Cevabı size kalmış.
b. Siz, Manevra hikâyesinde
“fırtınasız, pırıl pırıl, cıvıl cıvıl bir havada yapılan avlanmayı”
anlatsaydınız Cevat Şakir KABAAĞAÇLI’nın tercih ettiği kelimeleri mi tercih
ederdiniz?
b. Cevabı size kalmış.
c. Sizin tercih ettiğiniz kelimeler
okuyucuda nasıl bir etki bırakırdı?
c. Cevabı size kalmış.
ç. Ulaştığınız sonuçlardan hareketle bir
kelimenin duygu değeri ile ilgili neler söylenebilir?
ç. Cevabı size kalmış.
12.a. Manevra metninde
geçen “fırtına” kelimesinin çağrıştırdığı kelimeler
yanda gösterilmiştir. “Fırtına” kelimesi sizin için başka neleri
çağrıştırır? Buradan hareketle bir kelimenin çağrışım değeriyle ilgili neler
söylenebilir?
a. Çağrışım değeri her insanda farklıdır.
Çünkü o kelimeyle ilgili insanın yaşadıkları, tecrübeleri, geçmişi gibi şeyler
önemlidir. Fırtına
b. Manevra metninde geçen
“deniz, balık, kırmızı” kelimelerinin çağrışım değerlerini söyleyiniz.
b.
Deniz=Yüzmek
Balık=Ekmek=Eminönü
Kırmızı=Kan
13.a. Aşağıdaki cümlede geçen “kırmızı”
kelimesi gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. “Kırmızı” kelimesinin bu
şekilde farklı anlam kazanmasında diğer kelimelerin bir etkisi var mıdır?
Neden? Sözlü olarak ifade ediniz. Kırmızı fırtına yelkeni
kaldırdı mıydı, acı deryada ölüm kalım savaşına girişiliyor demekti.
a. Burada kırmızı; ölüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Kelimelerin
kullanımında diğer kelimeler önemlidir. Burada “acı derya ölüm kalım “ ifadesi
olunca ölümü çağrıştırmaktadır.
b. Siz de “kırmızı” kelimesini farklı
anlamlara gelecek şekilde kullanarak bu kelimenin zihinde oluşturduğu
kavramları tartışınız. Sonuçları tahtaya yazınız.
b.
Anlama – Yorumlama
1. a. Köşe şiirinde geçen
altı çizili kelimelerin anlam özelliklerini (temel, yan, mecaz anlam)
belirleyiniz.
a.
b. Köşe şiirinde geçen
“gül, ceylan, bulut” kelimelerinin çağrışım ve duygu değerini tartışarak
belirleyiniz.
b.
Gül=Peygamber
Ceylan=Sevgili
Bulut= Yağmur
2. Etkinlik
Temel anlamı “üzerinde, elinde veya
yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek” olan “vermek” kelime si
aşağıdaki anlamlarıyla cümle içinde kullanılır. Bu anlamların temel anlamla
ilişkisi tartışılır. Ulaşılan sonuçla sözlü olarak ifade edilir.
2. Aşağıda ve arka sayfada verilen
şiirlerdeki altı çizili kelimelerin anlam çeşidini belirleyerek tahtaya
yazınız.
2.
3. “Anlam çeşitleri” bölümünde
okuduğunuz metinlerden yan, mecaz, terim anlamlı ve duygu, çağrışım değeri
taşıyan kelimelere örnekler bulunuz.
3. Yukarıda cevapları verilmiş olan
sözcükleri tekrar kullanabilirsiniz.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerde altı çizili
kelimelerden hangisi gerçek anlamında kullanılmıştır?
A) Anahtarı çekmecenin
ikinci gözüne koymuş.
B) İnce bir
espiriyle bu işi geçiştirdi.
C) Acı günler
yaşadığını biliyorum.
D) Sıkıntıdan bunalmış, patlamıştık.
E) Oranın iklimine has bodur ağaçlar vardı.
CEVAP:E
2.
I. Senin bu pişkinliğin başımızı
ağrıtıyor.
II. Sınava yetişemediği
için sınıfta kaldı.
III. Son yenilgiyle takımın
cesareti iyice kırılmıştı.
IV. Kirli çamaşırları makineye attı.
Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı
çizili sözcükler gerçek anlamı dışında (mecaz anlamıyla) kullanılmıştır?
A) I
ve II B)
I
ve III C) II ve III D) II veIV E) III ve IV
CEVAP:B
3. Aşağıdaki cümlelerde boş
bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Bir sözün gerçek anlamından tümüyle
sıyrılıp bir başka anlamda kullanılan hâline MECAZ ANLAM denir.
Kelimelerin benzetme yapmak amacıyla
gerçek manasını düşündürmeyecek şekilde kullanılmasına İSTİARE (EĞRETİLEME) denir.
İnsan dışındaki varlıklara insan
kişiliği vermeye TEŞHİS (KİŞİLEŞTİRME) denir.
Kelimelerin benzetme amacı güdülmeden
başka bir kelime yerine kullanılmasına MECAZI MÜRSEL denir.
4. Aşağıdaki altı çizili kelimeleri anlam
özellikleri ile eşleştiriniz.
Son şarkıyı çok etkileyici okumuştu.
|
Yan
anlamlı
|
Önündeki kitabı dikkatlice okuyordu.
|
Temel
anlamlı
|
Sözlerinden pişman olduğunu gözlerindenokumuştum.
|
Mecaz
anlamlı
|
5. Aşağıdaki cümlelerin karşısına
yargılar doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya
bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karşılayan kelime, terim
anlamlı kelimedir. ( D )
Kelimelerin anlamı, kullanıldıkları
cümlelere göre değişir. ( D )
Bir kelimenin farklı anlamlarda
kullanılmasında tarihsel, toplumsal gelişmeler ve bireysel özellikler etkili
değildir. ( Y )
6. Yan anlam ve mecaz anlamın birbirinden
farkı nedir? Sözlü olarak ifade ediniz.
6. Yan anlam, temel anlama biçimsel ve
işlevsel bakımdan bir benzerlik ilgisi kurulabilirken mecaz anlamda benzetme
ilgisi yoktur.Sayfa 84 ile Sayfa 91 Arası Cevaplar
b. Anlam İlişkilerine Göre Kelimeler
Hazırlık
1. “Bu havadisle ilgili gazeteye uzun
uzadıya ve tenkidî bir yazı yazdım.” cümlesini aynı anlama gelecek şekilde farklı
kelimelerle söyleyebilir miyiz? Sözlü olarak ifade ediniz.
1. Bu cümlede havadis yerine olay, uzun
uzadıya yerine ayrıntılı tenkidi yerine eleştirel diye yazabiliriz.Dolayısyla
cümle başka kelimeler söylenebilir.
2. “Kara kalem çalışmış.”,
“Onunki kara sevdaymış.”, “Kara haber tez duyulurmuş.” cümlelerinde geçen
“kara” kelimeleri yerine “siyah” kelimesini kullanabilir misiniz? Neden?
Defterinize yazınız.
2. Kullanılamaz. Çünkü bir kelimeyle eş
anlama gelen sözcükler her cümle içinde kullanılamaz.
3. “Çok saldırgan, agresif bir
insandı.” cümlesinde geçen “agresif” kelimesi saldırgan, yırtıcı, sinirli
anlamında kullanılmıştır. Bu tür yabancı kökenli kelimelerin dilimizde
kullanılış nedenleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde
tahtaya yazınız.
3. Dilimize zaman içerisinde girmişler ve
yaygınlaşmışlar. Oysa ki dilimizde Türkçe karşılığı bulunan kelimeleri tercih
etmemeliyiz. Hele her ikisinin cümle içinde kullanılması Sözcüğün gereksiz
kullanımından dolayı anlatım bozukluğuna yol açar.
4. Aşağıdaki cümlelerde “boğaz” kelimesini
anlam açıklığı yönüyle tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
4. İki cümlede de kullanılan boğaz
kelimesi aynı anlama gelen ifadeler değildir.
İnceleme
1. Metin
YAĞMUR
1. Yağmur metninde geçen
“Genç muallim, henüz mektebinden dönmüştü.” cümlesini;
a. “Genç öğretmen,
henüz okulundan dönmüştü.” şeklinde söylediğinizde cümlenin
anlamında herhangi bir değişiklik olup olmayacağını tespit ediniz.
a. “Genç öğretmen,
henüz okulundan dönmüştü.” olarak kullanılmasında herhangi bir
değişiklik olmaz.
b. Ulaştığınız sonuçtan ve aşağıdaki
şekilden de yararlanarak “muallim” ile “öğretmen”, “mektep” ile “okul”
kelimeleri arasında nasıl bir ilişki olduğunu söyleyerek bu tür kelimelerin
genel özellikleri ile ilgili çıkarımda bulununuz.
b. Bu kelimeler kendi arasında eş anlamlı
kelimeler ve temel anlamlı olarak kullanıldıklarında bu iki kelime birbirinin
yerine kullanılır.
2. Eş anlamlı kelimelerin genel
özelliklerinden hareketle Yağmurmetninde geçen kelimelerin eş
anlamlı olanlarını tespit ederek aşağıda verilen tablodaki gibi tahtaya
yazınız.
2.
talebe – öğrenci
Müjde – muştu
Muharabe – savaş
Musibet – felaket
İnkılap – reform …. gibi
3. Araştırma sonuçlarına göre dilde ve
Türk dilinde eş anlamlı kelimelerin bulunma nedenlerini tartışınız. Ulaştığınız
sonuçları tahtaya yazınız.
3. Eş anlamlı kelimelerde genelde
kelimenin biri yabancı dillerden dilimize geçmiştir. Mesela muallim Arapça iken
öğretmen Türkçe bir kelimedir. Dilimizde bu kadar çok olmasını nedeni de Türkçe
tarihi gelişimi içerisinde Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dillerden oldukça
etkilenmiş ve bunlardan kelime almıştır.
2.
Metin
TOPRAK
3. Metin
AŞKIN BENİ ELDEN ELE GEZDİRDİ
4. Toprak şiirinde geçen
“bit-, tüken-” kelimeleri ile Yağmur metninde geçen “okul,
mektep” kelimelerinin anlam ilişkileri aşağıda gösterilmiştir. Buna göre eş
anlamlılık ile yakın anlamlılık arasında nasıl bir fark olduğunu söyleyiniz.
4. Yakın anlamlı kelimeler yazılışı ve
okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen
tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar
çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
5. Yakın anlamlı kelimelerin anlam
özelliklerini dikkate alarak Toprakve Aşkın Beni Elden Ele
Gezdirdi şiirlerinde geçen “büyü-, çılgın, ruh, arzu, gezdir-, eş,
can, aş, tüken-” kelimelerinin yakın anlamlılarını söyleyerek cümle içinde
kullanınız. Bu kelimelerin neden her zaman birbiri yerine kullanılmadığını
belirtiniz.
5. büyü-,yerine olgunlaşmak
çılgın, yerine aşırı
ruh, yerine tin
arzu, yerine heves
gezdir-,yerine dolaştır-
eş, yerine dost
6. Yağmur metninde
tespit ettiğiniz eş anlamlı kelimeler Arapça ve Farsça kelimelerdir.
Tanzimat’tan sonra Fransızcadan, günümüzde ise daha çok İngilizceden aldığımız
kelimeleri, dilimizde var olan bir kelimenin yerine kullanmaktayız. Buna göre
kültürler arası etkileşimle eş anlamlılık arasında bir ilişki kurulabilir mi?
Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
6. Genelde kurulabilir. Daha önce de
söylediğimiz gibi dilimizde olan kelimelerin aynısını diğer dillerden
almamalıyız ama maalesef tarih boyunca yukarıda sayılan üç dilden ve günümüzde
İngilizce’den sürekli kelime almışız ve bunların eş anlamlısı da dilimizde
mevcuttur.
7. a. Aşağıda Yağmur metninden
alınan cümlelerin eş/yakın anlamlıları yazılmıştır. Bu cümlelerin eş/yakın
anlamlı olmasında eş/yakın anlamlı kelimelerin işlevi nedir? Tartışınız.
Sonuçları defterinize yazınız.
a. Eş anlamlı kelimeler birbirinin yerine
kullanılabilir ve cümlenin anlamında bozulma olmazken yakın anlamlı
kelimeler birbirinin yerine kullanılmamakta ve cümlenin anlamında bozulma
olmaktadır.
b. Siz de Yağmur, Toprak ve Aşkın
Beni Elden Ele Gezdirdi metinlerinde geçen cümlelerden birkaçının eş
anlamlısını söyleyiniz.
b.
Lahza-An
Nasip-Kısmet
Arzu – İstek
Aş-Yemek gibi
8. a. Toprak ve Aşkın Beni Elden
Ele Gezdirdi şiirlerinde ve Yağmurmetninde tespit ettiğiniz
eş ve yakın anlamlı kelimelerden hareketle şair ve yazarların neden bu
kelimelere başvurmuş olabileceğini tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade
ediniz.
a. Şair ve yazarlar bunlara estetik açıdan
ya da vezin (ölçü) gereği kullanırlar.
b. Âşık Veysel’in “Beni candan
usandırdı bezdirdi.” dizesinde “usandır-” ve “bezdir-” kelimelerinden bir
tanesini cümleden attığınızda ifadede nasıl durum ortaya çıkar?
b. Anlamlı pekiştiriyordu ama birini
kaldırınca aynı etkiyi yaratmaz.
4. Metin
DÖNDÜ DÖNMEDİ
9. Döndü Dönmedi şiirinde
geçen “dön-“ fiilinin anlamlarını bulunuz. “Dön-“ fiili sizce bu kadar çok
farklı anlamı nasıl kazanmış olabilir? Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade
ediniz.
9. Dön- fiili burada anlam genişlemesi
yani yan anlam kurarak birden fazla anlam kazanmış bulunuyor.Daha önceki konuda
da söylendiği gibi bir sözcüğün bir tane temel anlamı varken birden fazla
yan anlamı vardır ve bu da anlam genişlemesi yoluyla olur.
10. Döndü Dönmedi şiirinde
temel anlamdan uzaklaşarak çok anlamlı şekilde kullanılan kelimelerden birkaç
tanesini defterinize yazınız.
10.
5. Metin
KOŞMA
11. Koşmada geçen;
a. “Sürmeli” kelimelerinin
anlamlarını söyleyiniz.
a.
Sürme: Kirpik
diplerine sürülen siyah boya, sürme
Sürme: Sürmek işi
b. “Sürmeli” kelimelerini metinden
çıkarıp tek başına ele aldığımızda kelimelerin anlamlarında bir farklılık söz
konusu olup olmadığını söyleyiniz.
b. Cümleden çıkarıp tek başına
düşündüğümüzde yukarıdaki anlamlardan hangisinin kastedildiği anlamakta zorluk
çekeriz. Dolayısıyla hangi anlamda kullanıldıkları cümlede belli olur.
6.
Metin
ÇANAKKALE
12. Koşmada geçen “sürme” kelimesinin
kullanılışıyla Çanakkaleşiirindeki “yüz” kelimesinin kullanılışı
arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Buradan ve aşağıdaki gösterge
şemasından hareketle eş sesli kelimelerin özellikleri ile ilgili çıkarımlarda
bulununuz.
12. Eş sesli kelimelerdir. Yazılışı ve
okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir.
13. Siz de“yüz” kelimesinin karşıladığı
başka anlamlardan (eş sesli) örnekler veriniz.
13.
Yüz=Yorgana ve yastığa
geçirilen kılıf
Yüz=Yüzmek fiili(Deriyi yüzmek)
Yüz=Yüzmek fiili(Suda yüzmek)
Yüz= Bir yapının dışa bakan düşey yüzeylerinin her biri… gibi
14. Koşmadaki eş sesli kelimelerin ifadeye
ne gibi etkileri olmuştur? Sözlü olarak ifade ediniz.
14. Koşmadaki eş sesli kelimeler şiire bir
zenginlik katmış ve daha etkili olmasına vesile olmuşlardır.
7. Metin
YURDUM
8. Metin
GÖNÜL GURBET ELE ÇIKMA
15. Yurdum ve Gönül
Gurbet Ele Çıkma şiirlerinde anlam yönünden birbirinin karşıtı olan
kelimeleri tespit ediniz.
15.
İlk – Son
Çorak- Verimli
Ağlamak-Gülmek
Çıkma-İnme
Gelme-Gitme
Acı- Tatlı
gibi sözcüklerde vardır.
16. Gönül Gurbet Ele
Çıkma şiirinde geçen “Ya gelinir ya gelinmez” ifadesi ile “Kimi tatlı
kimi acı” ifadesini karşılaştırarak bir kelimenin olumsuz anlamıyla zıt anlamı
arasındaki farkı belirleyiniz. Gönül Gurbet Ele Çıkma şiirinde
geçen diğer olumsuz anlamlı kelimeleri bulunuz.
16. Gelinir ve gelinmez kelimeleri birbirinin zıttı değildir. Çünkü aynı
eylemdir. Ama acı ve tatlı sözcükleri zıt anlamlıdır ve çünkü kavramlar
farklıdır.
17. Yurdum şiirinde şair
“ağla-“ ve “gül-“ kelimelerini neden birlikte kullanmış olabilir? Tartışınız.
Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
17. Şiirlerde zıt anlamlı kelimelerin bir
arada kullanılmasıyla tezat sanatı ortaya çıkar ve bu şiirin etkisini daha
arttırır.
18. Aşağıdaki tabloya göre eş anlamlılık,
yakın anlamlılık, eş seslilik, çok anlamlılık ve zıt anlamlılığı tanımlayınız.
18. Eş anlamlı kelimeler birbiriyle aynı anlamda olan kelimelerdir.
Yakın anlamlı kelimeler de aralarında benzerlik olan ama her zaman birbirinin
yerine kullanılamayan kelimelerdir. Eş sesli anlamları da göstergeleri de
farklı olan kelimelerdir. Çok anlamlı kelimeler aralarında sadece işlev ve
biçim bakımından benzerlik olan kelimelerdir. Temel anlamın yan anlam
kazanmasıdır. Zıt anlamlı ise anlamca birbiriyle zıt ilişki kurulan
sözcüklerdir.
1. Etkinlik
Sınıf iki gruba ayrılır. Grup sözcüleri
seçilir. Devlet Ana romanından alınan aşağıdaki metinde
birinci grup eş anlamlı, zıt anlamlı kelimeleri; ikinci grup eş sesli ve yakın
anlamlı kelimeleri tespit eder. Tespit edilen kelimeler grup sözcüleri
tarafından tahtaya yazılır. Eş anlamlı, zıt anlamlı, eş sesli ve yakın anlamlı
kelimelerin metindeki işlevi ve metne kazandırdıkları tartışılır. Ulaşılan
sonuçlar tahtaya yazılır.
Anlama – Yorumlama
1.“İvo Andriç, Drina Köprüsü’nde, bir
Batılı olarak Osmanlı İmparatorluğu’na Batı’nın bakışını değil, Osmanlı
halkından bir parça olarak ona bir nevi kendi iç bakışını, kendine bakışını
betonarmeleştirmektedir.”
Sezai KARAKOÇ
Yukarıdaki cümleyi aynı anlama gelecek
şekilde farklı kelimelerle ifade ediniz. Buradan hareketle kelimedeki eş
anlamlılıkla cümledeki eş anlamlılık arasında nasıl bir ilişki kurulabilir?
Tartışınız. Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
1. Cümlede eş anlamlılık ile sözcükte eş
anlamlılık aynı şey değildir. Bazı kelimelerin eş anlamlısını bulabilirsiniz
ama onu her zaman birbirinin yerine kullanamazsınız.
2.Yukarıda altı çizili kelimelerin anlam
yönüyle dörtlüğe katkısını ifade ediniz. “Güzel”, “tükenmez” kelimeleri kelime
boyutunda incelendiğinde bizi tek başlarına eş anlamlılık ve zıt anlamlılıkla
ilgili bir sonuca götürebilir mi? Buradan hareketle genel olarak eş anlamlılık
ve zıt anlamlılığın anlam boyutuyla ilgili neler söylenebilir?
2. Tek başlarına bir sonuca götürmez. Eş
anlamlılık ve zıt anlamlılık bağlamlarına göre bir değer ifade ederler.
3. “Yar yüreğim yar gör ki
neler var
Bu halk içinde bize güler var”
YUNUS EMRE
Yunus Emre’nin yukarıdaki beytinde geçen
“Yar yüreğim yar.” ifadesinin aşağıda verilen anlam çeşitliliğini yorumlayınız.
(Yâr: Sevgili; Yar: “Yarmak,
parçalamak” fiilinin ikinci tekil şahsı; Yar: Uçurum)
3. Yukarıdaki kelimeleri eş anlamlı, zıt
anlamlı, sesteş olanlarının bir arada kullanılmasıyla çıkan bir sonuçtur ki bir
cümlede bu kadar anlam yoğunluğu ve zenginliği olması dilin zenginliğini
gösterir.
4. Aşağıda eş seslilik, eş anlamlılık, çok
anlamlılık, zıt anlamlılık ve yakın anlamlılıkta anlam-gösterge ilişkisi
şemalaştırılmıştır. Bu şemayı eş seslilik, eş anlamlılık, çok anlamlılık, zıt
anlamlılık ve yakın anlamlılıkla ilgili bilgilerinizden hareketle yorumlayınız.
4. Eş sesli de gösterge bir taneyken
anlamları çok fazla olabilir. Eş anlamlı da gösterge iki tane ama anlam bir
tane olur.
Zıt anlamlıda gösterge iki tane anlam da
iki ve birbirine ters anlamlardır. Çok anlamlı da ise gösterge bir taneyken
temel anlamın yanında birden fazla temel anlama uyan benzeyen anlam bulunur.
Yakın anlamlı da ise gösterge iki tane ama anlamları zaman zaman birbirinin
yerini tutar.
5. Aşağıdaki “yüz” kelimesinin anlam
özelliklerini inceleyerek eş sesliliğin mecaz anlam üzerine mi yoksa temel
anlam üzerine mi kurulduğunu tartışınız. Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
Bu yüz tanıdık
geliyor. Yüz milletle
görüştün.
Adamda yüzyok ki utansın!
(Surat)
(Sayı)
(Utanma)
5.
Bu yüz tanıdık
geliyor. (Temel
Anlam)
Yüz milletle
görüştün. (Temel
Anlam)
Adamda yüz yok ki
utansın! (Mecaz Anlam)
2. Etkinlik
Yandaki koşmayı ezgiyle okuyunuz. Koşmada
kullanılan kelimelerin anlam ve ses özelliklerinin okuyuşa ve anlama katkısını
tartışınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
Ölçme – Değerlendirme
1. “Kalbe giden damarlardan
birinde bir daralma görülmektedir.”cümlesinde “daralma” yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse
cümle eskisine göre karşıt bir anlam kazanır?
A) Gevşeme
B) Genişleme
C) Büyüme
D) Sıkışma
E) Uzama
CEVAP: D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş
bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Yazılış ve okunuşları farklı, anlamları
aynı sözcüklere SESTEŞ sözcükler denir.
Anlam yönünden birbirine ters düşen,
birbiriyle çelişen sözcüklere ZITANLAMLI sözcükler
denir.
3. Aşağıdaki altı çizili kelimeleri anlam
ilişkilerine göre eşleştiriniz.
Ak akçe kara gün
içindir.
|
Zıt
anlamlı
|
Doğru
dürüst işlerle
uğraşmalısın.
|
Yakın
anlamlı
|
Dönülmez
akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Bu son fasıldır ey
ömrüm artık nasıl geçersen geç.
|
Eş
sesli
|
Kardeşini göndermiş,
annesini yollamış ama ikna edememişti.
|
Eş
anlamlı
|
4. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar
doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Yakın anlamlı sözcükler, eş anlamlı gibi
görünse de bu sözcüklerin anlamları farklıdır. ( D )
Sesteş kelimelerde anlam farklılığı
olduğu gibi bu kelimeler birbirinin mecazıdır.( Y )
Çok anlamlılık, bir kelimenin birçok
anlama gelmesi, değişik kullanımlarının olması, yani tek ve aynı gösterenin
birçok gösterilen için kullanılmasıdır. ( D )
5. Eş anlamlı kelimelerin dilde
olmasının sebepleri nelerdir?
5. Dile yabancı dillerden giren
kelimelerin olmasıdır.
6. Dil kelimesi için aşağıda yapılan
tanımlardan hangisi “çok anlamlılık” dışında değerlendirilir?
A) Ağzın içindeki
organ
B) Kilit vb. araçlardaki yassı, hareketli bölüm
C) Konuşma yeteneği
D) Denize uzanan kara parçası
E) Farsça gönül kelimesinin karşılığı
CEVAP:DSayfa 82 ile Sayfa 94 Arası Cevaplar
(Kelimelerde Anlam Değişimleri)
c.
Kelimelerde Anlam Değişmeleri
Hazırlık
1. Türkçenin en eski metinlerinde “ülke,
memleket” anlamında kullanılan “il” kelimesinin günümüzde “vilayet” kelimesinin
yerine kullanılması dilin hangi özelliği ile ifade edilebilir? Tartışınız.
Sonucu sözlü olarak ifade ediniz.
1. Dilin sürekli değişebilirliğini
gösterir. Türkçe bir kelime doğar, sıklıkla kullanılmaya başlar ve zaman
içerisinde de unutularak kaybolur.
2. Aşağıdaki bilgilere göre “araba” ve
“kalem” dil göstergeleri karşıladıkları varlıklarla ilgili nasıl bir değişim
göstermiştir? Tartışınız. Sonuçları defterinize yazınız.
2. Dil göstergeleri aynı kalsa da zaman
içerisinde o göstergeleri karşılayan nesneler çağa ve topluma göre değişir. Bu
değişimde esas olan şey zamanının farklı olmasıdır.
İnceleme
1.
Metin
BİLGE KAĞAN ABİDESİ
Doğu Yüzü
1. Orhun Abideleri’nden alınan
metinde ve Yunus Emre ile Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’in şiirlerinde geçen “tün/dün”
kelimesinin anlamındaki değişiklikler dikkate alındığında bir dilde kelimelerin
anlamlarının zaman içinde alabileceği durum ile ilgili neler söylenebilir?
1. Dilde kullanılan kelimeler yüzyıllardır
aynı kullanılacak diye bir kaide yoktur. Bu değişim dilin olağan yapısı
içinde olabilen bir şeydir. Bazen sözcüklerdeki sesler değişir , bazen
sözcüklerin anlamında değişim olur.
2. a. “Yemiş” ve “yıldız”
kelimelerinin zaman içinde karşıladığı kavramlardaki değişiklikler şekillerle
aşağıda gösterilmiştir. “Yemiş” ve “yıldız” kelimelerinin anlamında daralma mı
genişleme mi olduğunu tespit ederek noktalı yerlere yazınız.
a. Yemiş kelimesinde anlam daralması
olmuşken yıldız kelimesinde anlam genişlemesi olmuştur.
b. Orhun Abidelerinde “ton”
ve yandaki İlahi’de “don” şeklinde söylenen kelimenin anlamı
“giysi, elbise”dir. Günümüzde ise bu kelimelerin anlamı farklılaşmıştır. “Don”
kelimesinin anlamında meydana gelen değişiklik “yıldız” ve “yemiş”
kelimelerinde meydana gelen anlam değişikliklerinden hangisiyle
benzeşmektedir?
b. Ton/don değişmesinde anlam daralması
vardır.
4.
Metin
İLAHİ (2)
Etkinlik
“Dün/tün, ton/don, yemiş, yıldız”
kelimelerinde meydana gelen anlam değişmesi, daralması ve genişlemesinden
hareketle anlam değişmesi, daralması ve genişlemesinin ne olduğu, bu
kavramların farklı-benzer yönler soru-cevap yöntemi ile belirlenir.
ANLAM DARALMASI
Bir sözcüğün anlamını zamanla
yitirmesidir.
Örnek: Erik eskiden bütün meyveler için
kullanılırken artık bir tek erik meyvesi için kullanılıyor.
ANLAM GENİŞLEMESİ
Bazı sözcükler eski anlamları yanında yeni
anlamlar da kazanabilirler. Çok anlamlı olurlar.
Örnek:
Kol –
organ
Dal – Ağacın uzantısı
Kol –
bölüm
Dal – Bölüm, Kısım
3. Yunus Emre’nin İlahi lerinde
bulunan “geç-“ fiillerinin arasındaki çok anlamlılık ilişkisi ile “yıldız”
kelimesinde meydana gelen anlam genişlemesi aşağıda gösterilmiştir. Buna göre
çok anlamlılık ile anlam genişlemesi arasında ne gibi bir fark söz konusudur?
Sözlü olarak ifade ediniz.
3. Anlam genişlemesinde kelimenin zamanla
yeni anlam kazanması varken çok anlamlılık da kelimenin temel anlamla ilgisi
vardır. Buna göre anlam genişlemesinin temel anlamla ilgisi yok ama çok
anlamlılığı temel anlamla ilgisi vardır.
4. Orhun Abideleri metnindeki “İçre
aşsız taşra tonsuz yabız yablak budunda üze olurtum.” (İçte aşsız, dışta
elbisesiz; düşkün, perişan millet üzerine oturdum.) cümlesinde geçen “taşra”
kelimesinin geçmişteki anlamıyla, günümüzdeki anlamını karşılaştırarak nasıl
bir anlam değişmesi olduğunu söyleyiniz.
4. Taşra kelimesi dışarıda anlamında
kullanırken şimdi ise şehrin dışarısında olan yer için kullanılmıştır. Anlam
daralması olmuştur.
5. I. Ünitede işlediğimiz
“Dil-Kültür İlişkisi” konusundan da hareketle kelimelerdeki anlam değişmelerinin
nedenleri neler olabilir? Tartışınız. Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya
yazınız.
5. Dilin kültür taşıyıcısı olması ve dilin
zaman içerisinde değişmeye, bozulmaya ya da farklılaşma müsait olması anlam
değişmelerine yol açar.
Anlama – Yorumlama
KELİMELER
|
ESKİ
ANLAMI
|
ŞİMDİKİ
ANLAMI
|
ANLAM
OLAYI
|
İl
|
Ülke
|
Vilayet
|
Anlam
Daralması
|
Erik
|
Şeftali,
kayısı, zerdali, armut gibi meyvelerin ortak adı.
|
Mayhoş
veya tatlı, etli sulu, tek ve sert çekirdekli meyve.
|
Anlam
Daralması
|
Oğul,
Oğlan
|
1.
Kız evlat, erkek evlat.2. Kız çocuğu, erkek çocuğu.
|
1.
Erkek evlat.2. Erkek çocuğu.
|
Anlam
Daralması
|
Em(g)ek
|
Zahmet,
eziyet.
|
(Emek)
Bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü.
|
Anlam
Genişlemesi
|
a. Yukarıdaki tabloda kelimelerin
eski ve günümüzdeki anlamı verilmiştir. Kelimelerin zaman içinde kazandıkları
bu anlamlardan hareketle kelimelerde meydana gelen anlam olaylarını tespit
ederek noktalı yerlere yazınız.
a.
b. Bu anlam olaylarını dikkate
aldığınızda genel olarak dil-anlam ilişkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
b.
Ölçme – Değerlendirme
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “takılmak” kelimesi, “Kalabalığın arkasına takıldım.” cümlesindeki anlamıyla kullanılmıştır?
A) Her akşam
kahveye takılırdı.
B) Ona böyle takılıp onu kızdırmayı severdik.
C) Bozuk plak gibi yine aynı yerde takıldı.
D) Konvoyun arkasına biz de takıldık.
E) Kendisine takılan lakaptan hiç de rahatsız olmuşa benzemiyordu.
CEVAP: D
2. Aşağıdaki cümlelerde boş
bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Bir kelimenin tarihî süreç içinde
yansıttığı kavramdan az çok uzaklaşması ya da yeni bir kavramı yansıtması ANLAM GENİŞLEMESİ olarak nitelendirilebilir.
Bir kelimenin eskiden daha geniş bir
anlam alanı varken zamanla bu anlamın bir kısmını ifade eder hâle gelmesine ANLAM DARALMASI denir.
3. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar
doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazınız.
Bir kelimenin ifade ettiği anlamın
zamanla artmasına anlam genişlemesi denmektedir. ( D )
Bir kelimenin farklı anlamlarının
birbiriyle ilişkisinden hareketle çok anlamlılığın nasıl oluştuğu
belirlenebilir. ( D )
Kelimelerin çeşitli anlam değişmelerine
uğrayarak kullanıldıkları ortamlarda farklılık göstermesi, anlamlarının sabit
olmadığını, değişken olduğunu gösterir. ( D )
4. Aşağıdaki gönderge-gösterge
ilişkisini karşıladığı anlam olayıyla eşleştiriniz.
4.
1.TABLO= ANLAM
DARALMASI
2.TABLO = ANLAM DARALMASI
3. TABLO = ANLAM DEĞİŞMESİ
5. Bir dilde meydana gelen anlam
değişmelerinin nedenleri nelerdir?
5. Dilin değişken olması, zamanla
değişebilmesi….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder